DENEME BLOGU
  • Home
  • Download
  • Social
  • Features
    • Lifestyle
    • Sports Group
      • Category 1
      • Category 2
      • Category 3
      • Category 4
      • Category 5
    • Sub Menu 3
    • Sub Menu 4
  • Contact Us

Bir ömre ne çok şey sığıyor. Uzun yahut kısa, fark etmiyor. Gelmeler, gitmeler, sevmeler, kavgalar, vesaireler... Şimdi dönüp bir baksak, ne çok değişmişiz ve yıllar geçmiş hissetmemişiz, ne tuhaf. Faruk Duman, "İnsan, diye geçirdim içimden, oturup kendini seyredebilse. Geçmişin evlerinden birinde, bir buğulu pencerede. Kendi hâlini görse." der. Farz edin o pencere şimdi burada ve cevap verin; güzel günler bir yana, değdi mi onca tantanaya?

                                                      💮


Olivya Çıkmazı yazıyor duvarda, taş binaların sokağın içine kıvrıldığı yerde, kırmızı bir levha üzerine beyaz harflerle. Çıkmaz mıdır hakikaten, sonuna kadar gidip bakmak gerekir mi? Elbet bakmışlardır; ama ben buraya gelmeden yıllar önce. Sokağın kuytusundaki dükkânda çalışan güzelin adı Olivya'dır, belki de Olivya'nın kendisi bir çıkmaz sokaktır, bir gören bir daha çıkamamıştır, Olivya işte bu çikolata dükkanında kakao ve praline doymuştur. Fransız çikolatalarına parmağını bandırıp yalamıştır, saçında siyah kurdele. Likör yerine zehir mi doldurmuştur incecik parmakları yuvarlak çikolataların içine -her Fransız kadının parmakları ince uzun değil midir?- 'yoksa piyano mu çalıyorsunuz kuzum?' diye soranları acaba hangi elini havada sallayarak geçiştirmiştir, akşam vakti dükkânı kapatınca, gizliden gizliye likörleri kristal bardağa döküp yuvarlamış mıdır Olivya? Bir iki üç dört beş.

   Elbet bakmışlardır sokağın sonuna gidip.
   Olivya'nın çıkmazına düştüğüm gün, bugün, şubatın bilmem kaçı. Az ötemde bacak arasını yalayıp duran kedinin kürküne yüzümü sürsem. Yapamam. Bitlidir. Ben ki, ilkokul yılları boyunca, altmış kişilik sınıfta bitlenmeyen biriyimdir.
   Olivya'nın çıkmazında, üst üste yuvarlandığım kahvelerden hıncımı alamıyorum. Yaşım kadar hınç damıtmak istiyorum kahveden. İstiyorum da diyorum, vay canına, çekinmiyorum.
   Buraya gelmeden ayağımda topuklularla tak tak, Yüksekkaldırım'dan geçmişim. Neden giyersin bunları, esnaf tavladan başını kaldırır, yercesine bakmaya üşenmez, bilmez misin? Tak tuk, tak tuk derken 'Ah be!2 demişim, sonra kulenin dibine kadar gitmişim. Arnavut kaldırımını severim, severim de yazık değil mi onca paraya, sıyrılıp kenara atılan topuklara? Topuğum sıyrılırken başka başka diller sarmal olmuş kulağıma.
   Kulenin dibine gitmişim; eteklerini kaldırsa da bacaklarını görsem diye beklemişim. Ellerimi sürmüşüm, hadi kaldır eteğini ey kule, diye seslenmişim. Kaldırsan da bacaklarının arasına girsem, kule. Oradan tırmansam göğsüne.
   Kedi bana bakıyor, gözleri yeşil. Tekir desem değil, sarman desem hiç değil. Ne idiği belirsiz kedi! Kimbilir Olivya'nın hangi kedisinin torunusun?
   Öyle ya, Olivya Mösyö'den -patronuna hep Mösyö derdi, adını hiç söylemezdi- gizli beslerdi kedileri. Tostlardan artan salamı sosisi atardı önlerine. Nasıl da kapışırdı kediler! Telaşa düşerdi Olivya. "Şşş.." deyip dururdu. Yukarıdan biri sesleri duyup baksa, Mösyö'ye şikâyet edebilirdi:
   "Sizin kız," derdi. "Kedileri besliyor. Vallahi mır da mır, mır da mır, uyuyamayoz bütün gece. Gitmiyollar da buradan sonra, evleri belleyollar."


                                                    💮

Nazlı Karabıyıkoğlu - Olivya Çıkmazı

Alakarga Yayınları, s.9-10





İnsan ne acayip. Hem yalnızlıktan yakınıyor hem yalnız kalmak için elinden geleni yapıyor. Sanki dünyanın başka hiçbir meselesi yokmuş gibi sanki yanı başında çocuklar ölmüyormuş gibi susuzluktan, açlıktan ve bombalardan; yalnızlığını dert ediyor ve diğer kıtalardaki felaketlere kulaklarını tıkıyor. Erlend Loe, "Artık böyle. İnsanlar çevrelerine duvar örüp birbirlerinden korkar hâle geldiler." diyor ve kelimeler bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor. İnsan olacaksak eğer, evvela bu duvarları yıkacağız ve korkmayacağız ötekilerden. Çığlıkları duyacağız ve elimizden hiçbir şey gelmese en azından yüreğimiz yanacak. Yana yana insan olacağız.

💮


Bongo'yu, hastanenin arka tarafında otlarken buluyoruz; üçümüz yan yana, Sognsvann Deresi'ni geçip ormana dalıyoruz. İlk birkaç  saat kuzeye doğru, sonra da daha çok doğu yönünde ilerliyoruz. Bir şey konuşmadan yürüyoruz. Arada Düsseldorf'un Toblerone'undan bir parçayı paylaşmak için duruyoruz; yiyeceğe benzer tek şeyimiz, birkaç kilo çikolata. Gece çökünce Gregus uyuyakalıyor ve Bongo'nun kızağında yatıyor. İyice ormanın derinliklerine çekildiğimizde rahat bir nefes alıyorum.Burada milli kıyafetler, milli bayram falan yok, sadece orman var. Bisikletten düştüğümde olduğu gibi; sağcı adam,  kafası karışmış bir halde Løvenskiold'lu tehditlerle oraya çıktığındaki gibi, Løvenskiold siktirsin gitsin ayrıca. Birkaç saat sonra onun yetki alanından çıkmış olacağız. Aptal ormanını alsın, başına çalsın. Gideceğimiz yerde, ne kadar uğraşırsa uğraşsın bize ulaşamaz. Onun hayatında duymadığı kadar büyük ormanlara gideceğiz. İşin en iyi yanı, tekrar yalnız kalmam. İki müridimleyim tabii ama yine de yalnızım. Her zaman yalnız.  Geyikler gibi. Babam gibi.

   Bir yandan yürüyorum, bir yandan da iki şey düşünüyorum.
   Birincisi, şu insanları sevmeme meselesi. Bu değişmez. Bu, etrafımdakilerden yani Norveçlilerden ya da diğer bir deyişle, Norveçlilerle olan ahbaplığımdan kaynaklanıyor. Bunu itiraf etmek için yeterince esnek olmam gerektiğini anlamaya başladım. Oldukça dramatik sonuçlara varmamın temel nedeni onlar. Tabii bu da yetmez, başkalarına da rastlamam gerek. Uzaklarda bir yerde, başka bir şeyleri temsil eden zekice bir yaşam bulunduğu gerçeğine yüreğimi açmalıyım. Bu başkalarına rastlayana kadar dolanmaya devam edeceğim. Ya da böyle bir şey olmadığından adım gibi emin olana kadar. 
   Düşündüğüm diğer şey, bunun bir seferlik olduğu. Cepheye gidiyoruz. Norveç'in güvenli ormanlarında salınmak kesmiyor artık. Babamla hesabımı kapattım, kendi boşluğum içinde dibe vurmak istemiyorsam gözümü yükseklere dikmeliyim. Bu ülkenin dışında hiç tanımadığım bir dünya var. Yardıma muhtaç. Benim gibi bir avcı toplayıcının, bir başka deyişle sikli Doppler'in yardımına muhtaç. Bongo gibi bir geyiğin. Belki de Gregus gibi bir oğlanın. Norveç'te yaşıyorsan, koşullar hakkında doğru bir fikrin olmuyor, diye düşünüyorum. Norveç'in bankalarda milyonlarca kronu var. Şaka gibi rakam. Sanki bir şeyin ne kadar çok olduğunu anlatmak için öylesine seçilmiş bir rakam. Ama bu, gerçek bir rakam. Norveç'in binlerce milyar kronu var. Bu para petrolden geliyor. Dünyada petrol fiyatlarını tetikleyen her sorunun ardından, paraları istifliyoruz. İnsanların arasına karıştığımız da yok. "Denizin dibindeki petrolün sahibi kim?" diye sorulabilir, insan öyle düşünecek olursa. Ayıca insan herhangi bir şeyi nasıl olur da alıp satabilir? Çünkü Norveç, gerçek dünyanın önemsiz bir banliyosu. Biz de buralardan giderek uzaklaşıyoruz. Bu düşünceler akıllı düşünceler, diye düşünüyorum ama kimin umrunda. Aynı zamanda faydalılarsa, bırak akıllı da olsunlar.
   Küçük kervanımız Norveç'ten çıkmak ve dünyanın geri kalanına girmek üzere. Doğuya gidiyoruz. Diğer insanlara ulaşana kadar avlanıp meyve toplayacağız. Diğer insanları buradakilerden daha çok sevecek değilim belki de - ama sadece belki. Göreceğiz.
   Bu bir seferberlik. Bizler, son nefesimize kadar savaşacak askerleriz.
   Akıllılığa karşı. Aptallığa karşı.
   Çünkü ortada bir savaş var.
   Bir savaş.


💮

Erlend Loe - Doppler

Çevirmen: Dilek Başak, Yapı Kredi Kültür Yayınları, s.115-116

Motorlu karavan almak isteyenler için pratik rehber:

Motorlu karavan mı almayı düşünüyorsunuz ?

Ne tip bir motorlu karavan almalıyım ?

Neye göre seçmeliyim, nelerden kaçınmalıyım ?



Motorlu karavanınızı neye göre seçmelisiniz ve nasıl almalısınız?
Eğer motorlu karavan almayı düşünüyorsanız, cevaplanmasını istediğiniz bir sürü soru vardır. Sizlere, bu yazı dizisi ile, neye ihtiyacınız olabileceği ve tabii ki nelerden kaçınmanız gerektiği konusunda yardım etmek istiyoruz.

Motorlu karavan alma kararını vermek, dikkatli verilmesi gereken bir karar, çünkü maddi olarak hiç de az bir meblağdan bahsetmiyoruz.
Eğer önceden hiç motorlu karavan tecrübeniz yoksa, “Ne tip bir motorlu karavan almalıyım?” veya “Ne kadar harcamalıyım?” gibi soruların cevapları hakkında hiçbir fikriniz yok demektir. Bu yazı size tüm sorularınızın cevaplarını tek tek vermeyebilir ama yine de size doğru bilgilerle elimizden geldiği kadar yardımcı olup, doğru yolu gösterebiliriz.
Hadi şimdi motorlu karavan almak için ilk adımı atalım, sorunsuz ve keyifli bir sürece beraber hazırlanalım...



Ne tip bir motorlu karavan almalıyım?

* Yükselen tavan mı, sabit tavan mı? Üst kabinli mi yoksa low profile mı olmalı? Motorlu karavan jargonuyla size en uygunu hangisiyse, onu seçmenize yardım edelim.

Soru-Cevap
* Seçeneklerinizi nasıl azaltabilirsiniz? Sizin için bir Soru-Cevap bölümü hazırladık. Böylece tercihiniz benzin mi dizel mi olmalı, veya aracınız ne kadar yük taşımalı gibi bilgiler doğrultusunda seçimlerinizi azaltabilirsiniz.
Motorlu karavanımda ne aramalıyım?
* Ne özellikler istediğinizi ve neler olmadan yapabileceğinize karar verin. Ayrıca size nereden alabileceğinizi, ne zaman almanın daha mantıklı olduğunu ve alacağınız zaman neleri kontrol etmeniz gerektiğini bildiğinizden emin olun.
Motorlu karavanımın bakımını nasıl yapmalıyım ?
* Motorlu karavanınızın tamiri/bakımı. Aracınızda mutlaka yapılması gereken kontroller ve bu kontrolleri kimin yapması gerektiği.
Başka nelere ihtiyacım var?
Satın almanız gerekenler nelerdir? Almanız gerekenler ve seyahatleriniz sırasında işinizi kolaylaştıracak şeyleri keşfedin.



Ne tip bir motorlu karavan almalıyım?

Motorlu karavanların çok değişik tipleri vardır ve satın almadan önce bütün seçenekleri dikkatlice gözden geçirmeniz gerekir. Temel olarak motorlu karavanlar 3 kategoride birbirinden ayrışır. Birinci kategori Conversion yani dönüşmüş karavanlar; bu bir otomobilin veya kamyonetin  karavan olarak kullanılır hale getirilmesi demektir. İkincisi  Coachbuilt kategorisi yani bir ticari araç kasasının  bir karavan olarak tasarlanmış ve  göre inşa edilmiş olması demektir. Üçünçü ve son kategori Dismountable yani aracınıza monte edilip çıkarılabilen karavan sistemi. Bunların arasından seçim yapmak oldukça zorlayıcı olabilir çünkü her kategori de birçok seçenekten oluşmakta.

Dikkate almamız gereken ana unsurları bir gözden geçirelim.
Conversion/Dönüşmüş

Sabit Tavan
Sabit tavanlı motorlu karavanların en büyük faydası alçak oldukları için kapalı garajlara ve çok katlı otoparklara rahatlıkla girebiliyor olmalarıdır. Dönüşebilenler kategorisinin içindeki en ucuz seçenektir ve ilk kez karavan tecrübesi edinecekler için idealdir. Ayrıca tavanını ilerleyen zamanlarda sabit veya haraketli bir şekilde yükseltebilirsiniz de. Tabii aklınızda bulunması gereken ve sizi rahatsız edebilecek birkaç özelliği de vardır bu tip karavanların. Birçok açıdan motor karavanların içinde sabit tavan en zorlayıcı niteliklerden biridir çünkü içeride ayakta durmanız imkansızdır. Genelde en fazla iki kuşet (yatak) alır. Eğer aileniz veya arkadaşlarınızla tatile çıkmayı seviyorsanız, pek de iyi bir seçenek değildir. Gerekirse karavanınızın yan tarafına veya arkasına siperlik ekleyerek fazladan alan kazanabilirsiniz.
Sabit tavanlı karavanlar en temel karavan tipi sayılırlar; iç özellikleri ve yalıtımları da minimumda tutulmuştur. Tabii bunun istisnaları yok değildir. Sürekli seyahat eden iş adamları için özel olarak dönüştürülen karavanlar oldukça lükstür. Tabii lüks demek aynı zamanda da çok pahalı demektir.

Yükselen Tavan
Yükselen tavanlı karavanlar, sabit tavanlı karavanların bir adım ötesidir, fakat genel özellikleri aynıdır. En önemli farkı ve faydası içinde ayakta durulabiliyor olmasıdır çünkü isminden de anlaşıldığı üzere, tavanı yükseltilebilir.
Seyahat esnasında bu tip karavanlar ve sabit tavanlı olanlar, diğer karavan tiplerinden farklı olarak alçak köprülerin veya bariyerlerin altından kolayca geçilmesine imkan verir. Tabii ne olur ne olmaz yine de aracınızın yüksekliğine dikkat etseniz, iyi olur.
Bazı yükselen tavanlar fazladan yatak imkanı sağlar. Genelde çadır tarzı yataklar tercih edilir. Yetişkinler için küçük ve dar olabilirse de, çocuklar için büyük bir eğlence olabilir.
Tavan körükleri birçok farklı malzemeden yapılabilir fakat plastik olanlar genleşebileceği için yalıtımlı ahşap veya metale yatırım yapılması daha sağlıklı olacaktır.



Yüksek Tavan

Eğer biraz daha geniş bir alan, biraz daha lüks isterseniz ve bütçeniz de elveriyorsa yüksek tavanlar sizin için uygun olabilir. Bu tip araçlarda aracın orijinal tavanı yerine kalıcı olarak yüksek tavan yerleştirilmiştir. İçinde ayakta durulabilecek yükseklik yaklaşık 2 metredir ve bazı yüksek tavanların içinde duş alanı ve hatta arka kısmında ayrı bir tuvalet/duş bölmesi bulunmaktadır.

Aracın gövde kısmının yalıtımı genelde normal seviyedeyken, tavanın yalıtımı çok daha iyidir. Tabii karavanın gövdesinde plastik çift cam varsa, içerisi çok daha sevimli olacaktır.


Mikro-motorlu karavanlar ve otomobilden üretilmiş kamyonetler

Birçok insan için motorlu karavan almayı engelleyen sebeplerden biri de ikinci bir araba almak için yerin ve/veya bütçenin olmamasıdır. Mikro-motorlu karavanlar ve otomobilden üretilmiş kamyonetler bu sorunu çözmek için idealdir. Hem günlük hayatınızda kullanabileceğiniz, hem de haftasonu seyahatlerinizde eviniz olarak kullanabileceğiniz kadar küçük karavanlar da mevcuttur. Aslında dar bir alan imkanı sunar ama tente ile bu alanı büyütebilirsiniz. Ayrıca yakıt konusunda küçük motorlar büyüklere nazaran çok daha ekonomiktir, her ne kadar bu zaman zaman performans kaybı demek olsa da...



Sabit ve yükselen tavanlar, küçük ticari araçlardan oluşmuş karavanlar ve otomobilden üretilmiş kamyonetler gibi bir dolu seçeneğiniz olduğu gibi bunları günlük hayatınızda da araba yerine kullanabilirsiniz. Üstelik dizel motor tercih ederek oldukça ekonomik bir yakıt tüketimine de ulaşmış olursunuz.


Coachbuilts/...Üst Kabinli

Üst kabinli veya bazen onun yerine kullanılan ismiyle Luton’lar genelde iç hacmi çok geniş araçlardır çünkü iç mekanı sürücü koltuğuna kadar uzanır. İçinde normal karavanlarda olduğu gibi lavabo/tuvalet bölmesi vardır. İçinde 2-6 kişi konaklayabilir ve genelde üstteki kabinde ikili kuşet (yatak) vardır.
Bunlar oldukça dayanıklı araçlardır çünkü bütün gövde ve kabin aracın ana şasesinin üzerine inşa edilmiştir. Ayrıca dönüşümlü olanlara nazaran çok daha iyi bir yalıtım sistemiyle donatılmışlardır.



Low Profile

Low Profile coachbuilt modeli, üst kabinliye çok benzer fakat üst kabin kısmında yatak yerine depolama bölmesi ve dolaplar vardır. Bunların bakımı ve yakıt tüketimi daha iyi olduğu için özellikle çiftler arasında oldukça yaygındır.

Belki siz de yükseklik bariyerlerinin altında kolayca geçmenizi sağlayan, yükselen tavanlı bir low profile coachbuilt tercih edersiniz, ne dersiniz?


A Sınıfı

İsminden de anlaşılabileceği gibi motorlu karavanların en üst modelidir ve genelde şase üstünden itibaren kişiye özel tasarlanır. Eğer ciddi bir uzun yol karavancısı iseniz, bu tip karavanlar sizin için üretilmiştir ve istediğiniz kadar donanım ekleyebilirsiniz. Bu tip motorlu karavanlar daha çok Amerikan tipi tekerlekli hayat tarzını yansıtır ve fiyatları da aynen bu doğrultudadır.

Bunların ana faydası size sağladığı geniş alan ve sunduğu konfordur. Alan kullanımı dahice tasarlanmıştır; daha geniş kabini, her zaman kullanıma hazır tutabileceğiniz portatif katlanabilir tavan yatağı ve kamp alanında oturma grubuna dahil edebileceğiniz araç koltukları...
Bu A Sınıfı motor karavanlar, son zamanlarda boyut olarak büyük kamyonetlerden dönüştürülmüş olanlarla karşılaştırılabiliyor, A Sınıfı’nın iç mekandaki kullanım kolaylığı ve rahatlığı farkını hissettiriyor.



Dismountable/Monte Sistem

Bu motoriu karavanlar size çekme karavanlarda olduğu gibi bir esneklik sunar. Kamyonetlerin arka kasasına oturtulmak üzere tasarlanmış gövde, kamp alanında demonte edilerek kamyoneti günlük ihtiyaçlarında kullanmak üzere serbet bırakır. Her seferinde karavanla dolaşmak sorunda kalmazsınız. Fakat bu monte/demonte işlemi çok da kolay ve hızlı bir işlem olmadığı için uzun bir seyahatin sonlarına doğru çekiciliğini oldukça kaybedebilir.

Ayrıca kullanım alanı biraz sorun olabilir. Gerçi ailenin karavan kısmında seyahat edebileceğini düşünürsek, tek aile arabası isteyen insanlar tercih edebilir. Ayrıca fazladan yolcu taşımak için double-cabin kamyonetler de kullanılabilir ama bu zaten fazladan bir yatak fiyatına mal olur ve karavanın boyuyla ilgili sorun çıkabilir.


Sorular-Cevaplar
Peki hangisi seçeceksiniz? Tam da bu yüzden önemli olabileceğini düşündüğümüz soruları ve cevapları yazdık ki belki doğru motorlu karavanı seçmenizi kolaylaştırabiliriz.



S. Motorlu karavanımı günlük hayatımda kendi arabam olarak da kullanmak istiyorum. Hangi modellere bakmalıyım acaba?

C. Eğer alışverişe gitmek veya çocuklarınızı okula bırakmak için kullanacaksanız, o zaman bariyerlerin altında kolayca geçebileceğiniz modeller seçmelisiniz. Ayrıca yakıt tüketimi ekonomik olan, dar yollarda manevra kabiliyeti olan ve park yeri bulmakta zorlanmayacağınız bir model olmalı. Sizin isteklerinizi karşılayabilecek motorlu karavanlar; sabit veya yükselen tavanlı modeller, monte edilebilir olanlar, mikro-motorlu karavanlar ve otomobilden üretilmiş kamyonetlerdir.



S. Motorlu karavanım kullanmadığım zamanlarda nerede durmalı?

C. Eğer motorlu karavanınızı garajınızda tutmak istiyorsanız, yüksekliğini mutlaka göz önünde bulundurmalısınız. Coachbuilt dönüşümlü olanların yüksekliği 2.7m, sabit tavanlar yaklaşık 2m ve mikrolar da 2m’den daha kısadır. Eğer motorlu karavanınızı evinizin önünde yola park edecekseniz, yetkililere danışmanız faydalı olacaktır, çünkü kısıtlamalar olabilir.
Tüm seçenekleriniz bunlar değil elbette, birçok kamp alanı size mevsimsel veya yıl boyu park olanağı sunmakta. Eğer sık sık yurtdışına çıkmayı düşünüyorsanız, aracınızı bir limana veya defaten ziyaret etmeyi düşündüğünüz bir bölgeye park etmek isteyebilirsiniz.



S. Motorlu karavanı seçimim, nerelere seyahat edeceğimle alakalı mıdır?

C. Her kamp alanının birbirinden çok farklı özellikleri olacağı mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Karavan parkları genelde oldukça kaliteli tuvalet, duş alanları sunar. Hata bazılarında kreşler, gece kulüpleri ve restoranlar bile bulunmaktadır. Bu tarz bir kampı tercih ederseniz, özellikleri minimumda bir motorlu karavan size yetecektir. Birçok kamp-karavan alanının bu şekilde donanımlı olduğunu fark edeceksiniz, dolayısıyla fazla lüks ve büyük olmayan bir motor karavan size yetecektir.
Eğer daha tenha ve kırsal bölgeleri dolaşmak istiyorsanız, motorlu karavanınızın özellikleri önem kazanır. Örneğin her alanda kolaylıkla atık boşaltabileceğiniz çöp tankları olmadığı için aracınızdaki atıkları uygun bir çöp haznesi veya tercihan kapaklı bir kovayla atmak zorunda kalabilirsiniz. Birçok alanda elektrik tesisatı yoktur ve siz de elektriğe bir hayli bağımlı olacağınız için o nedenle jeneratör kullanmak zorunda kalırsınız ki bu da oldukça gürültülüdür. Ayrıca kalmayı planladığınız bölgede duş imkanı da olmayabileceği için coachbuilt veya A Sınıfı motorlu karavanları tercih edebilir ve ihtiyacınız olan her şeye sahip bir karavanla yolculuk etmiş olursunuz.



S. Motorlu karavanımla yıl boyu seyahat edebilir miyim?

C. Tabii ki edebilirsiniz. Ama bunun için motorlu karavanınızın mükemmel bir yalıtıma sahip olması gerekmektedir! Basitce dönüştürülmüş motorlu karavanların ön ve gövde kısmı eğer zayıf bir yalıtıma sahipse nasıl ısıtılacağı çok önemlidir. En iyi yalıtım ve ısıtma sistemi büyük coachbuilt ve A Sınıfı motorlu karavanlarda bulunmaktadır.



S. Off-road yapmayı planlıyorum. 4 çeker bir araç mı düşünmeliyim?
C. 4 çeker bir araçla tabii ki yol tutuşunuz ve güvenliğiniz oldukça iyi olacaktır. Böylece çamurlu bölgelerde tehlikeden kolayca sıyrılabilirsiniz ama bu hem çok pahalı bir seçenektir hem de yakıt tüketimini çok artıracaktır.


S. Peki hangi motoru tercih etsem? Benzin mi, dizel mi, turbo dizel mi?
C. Eğer sıkça seyahat etmeyi düşünüyorsanız, muhtemelen dizel motor en iyi seçenek olacaktır. Çünkü hem daha uzun ömürlüdür hem de ödediğiniz paranın karşılığını alırsınız. Eğer ilerki zamanlarda daha büyük veya daha lüks bir motorlu karavana geçmeyi düşünürseniz, satmanız daha kolay olacaktır. Dizel ve turbo dizel motorların satın alma esnasında fiyatı yükselttikleri bir gerçek. Fakat eğer uzun yol yapmayı ve km’lerce seyahat etmeyi düşünüyorsanız, uzun vadede kendini amorte edecektir. Benzinli motor isterseniz, sadece küçük arabalardan üretilmiş motor karavan seçeneğiniz vardır. Coachbuilt olanlar zaman zaman benzinin yarı fiyatı olan  LPG’ye dönüştürülebilir, çünkü alt kısımda fazladan bir tüp depolayacak yer de olabilir.




Nasıl satın alacaksınız?

En yeni ve en üst model motorlu karavanı mı alacaksınız?
Eğer yeni bir motorlu karavan almayı düşünüyorsanız, içindeki her bir malzemenin en iyisi olması gerekip gerekmediğine karar vermeniz gerekir. Bir aşçı tatildeyken bile yanında fırın ister mi? Basit bir ocakla veya ızgarayla veya mikrodalgayla da nefis yemekler yapabilirsiniz. 
Tatil yaparken dışarıda yemeyi veya sipariş vermeyi tercih edebilirsiniz. Yemek pişirmek zorunda değilsiniz! Gerçekten duş, sıcak su, ekstra aküler gibi kaldırmak, doldurmak ve şarj etmek gereken şeylere ihtiyacınız var mı? Belki ihtiyacınız vardır ama bunların hepsi fazladan para ve ağırlık demektir. Ayrıca kapsamlı bir kamp alanında hiç de gerekli değiller.


İkinci el alırken nelere dikkat etmeliyim?
Mümkünse bu işten anlayan ve tecrübeli bir arkadaşınızla gidin; ama yine de başlangıç olarak faydalı olabilecek bilgilere bir göz atalım.
* Bir nemölçer ile kontrol edilmeden kesinlikle motorlu karavan satın almayın. Herhangi bir problem varsa, bunu fark etmenizi sağlar.
* Eğer dönüştürülmüş bir karavan alacaksanız, tescil ve dönüşüm belgelerini iyi kontrol edin.
* Bütün önceki kontrollerinin, bakım zamanlarının detaylı belgeleri olmalı. Yoksa alırken iki kez düşünün.
* Lavabonun altını ve rafları akıntı veya sızdırmalara karşı mutlaka kontrol edin.
* Yatak şiltelerini ve yastıkları rutubet ve paslanmaya karşı inceleyin.
* Yatağın monte edildiği sistemin ağırlık kaldırabileceğinden ve masalar kurulduğunda tamamen sabit durduklarından emin olun.
* LPG’li bir araç bile olsa bütün yakıt sistemini iyice elden geçirin.
* Eğer elektrik sistemi bağlandıysa, mutlaka yetkili bir elektrik mühendisinden alınmış son kontrol belgesini isteyin.
* Özellikle de çok kilometre yaptıysa.motorun yıllık bakım raporlarını inceleyin. 
* Lastikler iyi görünüyor olabilir ama diş derinliği çok önemli. Ne kadar kilometre yapılmış olursa olsun 5 yıl içinde lastikler yenilenmelidir, görüntüye aldanmayın.
* Lastikler motorlu karavanınızın ağırlığını ve hızını kaldıracak bir model olmalı, jantlar ve lastikler doğru ölçüde olmalıdır.
* Motorlu karavanınızın mutlaka test sürüşüne çıkarınız ve yoldaki durumunu iyice inceleyiniz.


Pazarlık yapmalı mıyım?
Eğer bütçeniz yeni bir motorlu karavana yetiyorsa ve takasa da girmeyecekseniz pazarlık yapılabilir. Özellikle de piyasada durgunluk olduğu dönemlerde satıcılar motorlu karavanların vitrinde durmasındansa banka hesabında durmasını tercih ediyor olabilirler.
İkinci el satın almalarda satıcının istediği fiyatın daha altında bir fiyat önermeyi düşünebilirsiniz. Fakat aslında durumu, içindeki malzemeler, ekstralar gibi o kadar çok değişeni var ki, bir motorlu karavanın ne kadar ettiğini tahmin etmek zordur. Belli bir kullanılmış araç rehberine danışamayacağınıza göre, benzer araçların ilanlarını ve fiyatlarını takip etmenizde fayda var.




Motorlu karavanınızın bakımı

Karavanınızın ömrünün ne kadar olduğunu kestirmek zordur çünkü uzun yol yaptığı sırada ne kadar hırpalanacağını bilemezsiniz. Diğer sabit araçlara nazaran motorlu karavanların çok daha kısa ömürlü olduğu bir gerçektir fakat iyi ve düzenli bir bakımla 10 yıl kadar rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Öncelikle motorlu karavanınızın yıllık bakımını mutlaka yaptırıyor olmalısınız.
Tabii bu bakımlar sizin ana aracınızın birçok parçasını kapsamaz, dolayısıyla motorlu karavanınızı birlikte kullandığınız aracın üreticilerinin gereksinimlerine de dikkat etmelisiniz. Referanslar, şunlar olmalı;
1. Motorlu karavan üreticisinin kullanma kılavuzu veya ona denk belgeler.
2. Karavanda kullanılan aletlerin üretici broşürleri.
3. Kullanıcının el kitabı veya kasa üreticisinin broşürü.
Motorlu karavanınıza asıl dikkat etmesi gereken siziniz tabii. Gövdesinin su geçinmez olup olmadığını sıklıkla kontrol edin. Çünkü eğer su almaya, rutubet yapmaya başlarsa, hem tamir edilmesi çok zor hem de pahalıya patlayan bir hobiniz olabilir.


Seyahatte yanıma başka neler almalıyım?
Aslında pek bir şeye ihtiyacınız yok. Büyük ihtimalle durduğunuz kamp alanlarında su alabilmek için bir Aquaroll’a ihtiyacınız olacak. Bu bir su bidonuna bir aks bağlanmış ve çekmeniz için bir tutacağı olan bir su varilidir.


Yemek yapmak için bir gaz ocağına ihtiyacınız olabilir. Eğer bütün yıl gezecekseniz, propan tercih edin çünkü propan bütan gaza nazaran düşük ısılarda çok daha efektif çalışır.

Fazladan alana ihtiyacınız varsa tente alın. Motorlu karavanınıza bir tente eklemek seyahatinize tat katacaktır. Ayrıca daha büyük bir motorlu karavan almanıza gerek kalmadan size fazladan mekan sağlayacaktır. Bunu karavanınızın saklama alanı olarak düşünebilirsiniz. Eğer çadır gibi inşa edilirse çocuklarınızın uyuyabileceği bir alan da olabilir, yemek yiyebileceğiniz bir alan da veya ayakkabılarınızı, ıslak montlarınızı koyabileceğiniz bir alan da... tabii yere koyacağınız bir beze de ihtiyacınız var. Mümkünse altındaki çimenlerin nefes almasını engellemeyecek bir ürün seçiniz.

Tabii dışarıda kullanmak üzere katlanan masa ve sandalyeleri almayı unutmayın.
Bir de motor karavanınız için hali hazırda kullandığınız boy ve modelde bir yedek akü almanız fena olmaz.



Evinizdeki Konfor

Büyük ihtimalle mutfağınızı kolay bozulmayacak yiyeceklerle doldurmak isteyeceksiniz; çorba, konserveler, çay poşetleri vs. Tabii seyahatleriniz esnasında da gittiğiniz bölgelerden de alışveriş edeceksiniz. Motorlu karavanınızla en hızlı seyahate çıkmak için, içindeki temizlik ürünlerinin, tuvalet kağıtlarının veya hatta bir kaç parça kıyafetinizin yedeklerini bulundursanız iyi olur. Böylece son dakika koşturmacası içinde bunları unutmamış olursunuz. Yataklarınız için de isterseniz evinizden tercih ettiğiniz nevresimleri ve yastıkları, isterseniz de karavan için üretilen takımlardan tercih edebilirsiniz. Tabii fazla yatağınız için de yedek bulundurmayı unutmayın. Hatta uyku tulumunu da tercih edebilirsiniz.


Günler geçiyor. Sonra haftalar, aylar, mevsimler, yıllar ve bir ömür... Bir ömür geçiyor ve ekseriyetle, farkına varamadan sağa sola savruluyoruz. Keşke diyoruz, keşke bütün bu zamanı geriye sarabilsek, bir şeyleri, birilerini geri getirebilsek. Haldun Taner, "Vapur geri geri gitse, ulaşacağımız sahil, bu sefer de ilk kalktığımız zamansızlık ülkesi olmayacak mı? İster öne git, ister geri; dünyanın denizleri biter efendi." der. Önümüzde daha nice denizler var bitireceğimiz; ama fırtınalı ama dingin.

💮

Bir Amerikalı fotoğrafçı, makinesinin objektifini çıkarıp yerine bir at gözü takmak suretiyle, çeşitli resimler çekmiş. Bu re­simlerden anlıyoruz ki, eşya ve insanlar, at retinasına, gerçek­te olduklarından yarım misli daha iri aksediyorlarmış. Gerçekte olduklarından dedik, bize göründüklerinden demek daha doğru olur. Çünkü bizim de eşyayı gerçek büyüklükleri ile görüp görmediğimiz ayrı bir meseledir. 
   Amerikalı fotoğrafçının bu buluşuna dayanan bir Alman bilgi­ni de çıkmış, “İşte” diyor, “her şeyi böyle olduğundan daha büyük görüş, hayvanda dolayısıyla bir aşağılık duygusu yaratmış ve onu daha ilk çağlardan itibaren insanın hizmetkârı derekesine indir­miştir.” 
   Fotoğrafçının denemeyi nasıl bir at gözü ile yaptığını bilmi­yoruz. Ama bana öyle gelir ki, Almanın hipotezi olsa olsa sütçü, sucu, çöpçü beygirleri gibi proleter atlar için geçerli olsa gerektir. Ağa Han’ın o, lord sülaleleri gibi şecereleri tutulan, has ahırlarda bin bir itina ile yetiştirilen aristokrat atları, imkân var mı insanları olduğundan büyük görsünler. Büyüklüğü geçtik, tam ebatta bile göremezler. Onlar yüksek sosyete ile iyice haşır neşir oldukların­ dan, insanları dürbünün tersinden seyreder gibi, küçük, küçücük görmeye çoktan alışmışlardır. 
   Her neyse, hikâyemizin kahramanı olan at, alelade bir çöpçü beygiri olduğundan, her şeyi yarım misli daha iri gören cinsten­di. Yirmiyi bitirmiş yirmi birine yeni basmıştı -atların yirmi yaşı, insanların, aşağı yukarı altmış, altmış beşi demektir- belediye te­mizlik işleri kadrosuna Muhittin Bey’in valiliği zamanında girdi­ğinden hatta emekliye ayrılması bile yaklaşmıştı. Üstelik adı da Kalender’di. Bu vasıfları ile her şeyi yarım değil, iki misli büyük görse kimsenin bir şey demeye hakkı olamazdı. 
   Vaka, saat üç sularında, Kalender’in her günkü vazife bölgesi olan Şişhane’de geçiyor. 
   Hamalın biri, sırtına koca bir ayna vurmuş götürüyordu. İşte Kalender kendi hayalini bu aynada gördü. Tabii, bu hayali gerçekte olduğundan -yahut bizim gördüğümüzden- daha büyük olarak gördü. 
   Ve kişnedi.
   Burada iki ihtimal akla gelebilir:
   A) Kalender, aynada gördüğü atın kendi hayali olduğunu anla­mıştı. Ki bu takdirde kişneyişi, her şeyi büyük, kendini de dolayı­sıyla küçük görmeye alışmış bir mahlukun, nihayet kendini gerçek büyüklüğü ve öz değeri ile keşfetmiş olmasından ileri geliyordu. 
   Ama böyle bir hükme varabilmek için, Kalenderin kendi­ni evvelce başka hiçbir yerde görmemiş olması şarttır. Hâlbu­ki Kalender, yirmi bir yıl gibi uzun bir hayat süresi boyunca ve hele İstanbul gibi büyük bir şehrin içinde, kendini evvelce hiçbir yerde görmemiş olamazdı. Aynada olmasa bile, bir çeşme yalağında, bir su kenarında veya bir çamur birikintisinde muhakkak görmüştür. Hatta çöpçü çöpleri arabaya boşaltırken, o, çamur sathına vuran aksinin hafif bir rüzgârla nasıl kırışıp ürperdiğini, suya eğilmiş başının, gökyüzündeki mavi fonla ve uçuşan beyaz bulutlarla ne tatlı bir ahenk teşkil ettiğini süzgün gözleri ile uzun uzun seyredip oyalanmıştır. Fakat kendini bir su birikintisinde seyretmekle aynada görmek arasında hayli fark vardır. Su birikintileri, ister istemez düzlemesine durduklarından, insan, oraya vuran aksini, tıpkı yüksekçe bir kürsüde nutuk çeken hatiplerin gazetedeki resimleri gibi, daima aşağıdan yukarı bir perspektif yönünden görür ki, bu çeşit aşağıdan çekilmiş resimlerin insanı -ve dolayısıyla atları- daha bir heybetli gösterdiği de inkâr olu­namaz. Hâlbuki ayna hep dikine durduğundan böyle dalkavukça optik oyunlarına başvurmaz. O, insanı nadan nadan, olduğu gibi gösterir. 
   şu halde, kendini daima kendi lehine, romantik ve artistik bir perspektiften görmeye alışmış bir atın, günün birinde aynanın buz gibi realitesi ile karşılaşması elbette ki, kuvvetli bir şok yaratacak­tı. Ve kişnemesi dahi bu hayal kırıklığının çok tabii bir tepkisi sa­yılmak gerekirdi. 
   At olalım, insan olalım, ihtiyarlığı kolay kolay üstümüze kon­ duranlayız. “Ben hep oyum” dersin. “Temizlik işleri kadrosuna ilk girdiğim zamanki kıvrak küheylanım” dersin. Günler geçer, yıllar geçer şişhane’nin çöpleri bitmez, o dumanlı gençlik çağı duman misali erir biter. Günün birinde talih bir ayna tutar yüzüne, aklın başından gider. “Ben bu muyum?” diye şaşarsın. “Bu külüstür, bu kurada, bu soluğan beygir Kalender ha?..” 
   Evet Kalender aynadaki hayalini tanıdı ise böyle düşünmüş, bundan kişnemiş olabilirdi. 
   B) Yahut da, evet yahut da -polis, yolcular, dükkâncılar filan daha ziyade bu ikinci tezi müdafaa ediyorlar- hayvan, aynadaki hayalini başka bir at, kendi gibi bir çöp arabası çeken ve onu ezecekmiş gibi üzerine yürüyen reel, yabancı ve düşman bir at sanmış olabilir ki, bu takdirde kişneyişi gayet meşru bir kendini koruma içgüdüsünün ifadesi olarak kabul edilmek gerekir. 
   Üstelik düşman atı, yukarda anlattığımız agrandisman mese­lesi yüzünden, yarım misli daha büyük gördüğü de unutulmasın. Ama hayır, doğuştan beri bütün atları hep bu iri ebatta görmeye alışık olduğu düşünülürse, bunun pek de büyük bir rol oynama­dığı anlaşılır. 
   Mamafih ister birinci ister ikinci ihtimal varit olsun, bunun o kadar önemi yoktur. Hatta yukarda uzun uzadıya sözünü ettiğimiz optik bozukluğun da önemi yoktur. Asıl önemli olan bundan sonrası. 

💮


Haldun Taner - Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu

Yapı Kredi Kültür Yayınları, s.20-23


İnsan ekseriyetle olmayacak olanı bekler. Güzel bir haberi, yıllardır sesi çıkmayan dostları, belki bir buseyi, sevdiğini, özlediğini, kaybolmuş seneleri... Bu yüzdendir ki beklemek, ümidin kendisi değil tükendiği yerdir aslında. Proust, "Artık umulacak bir şey olmadığını bilmek, beklemeye devam etmeyi engellemez." derken haklıdır da! Zannederiz katlanmaktan başka çare yok bu beklemek belasına.

                                                        💮


Şömine çerçevesinin yakınında C...'yi göreceksiniz. C..., bir esans şişesinin tıpasını çıkararak açar ve yanındaki kadına, şişenin en şiddetli ve egzotik parfümlerin özel bir karışımını içerdiğini açıklar. 

   C...'yi gölgede bırakamadığı için perişan olan ve modanın önüne geçmenin en emin yolunun kötü bir şöhrete sahip olacak denli eski moda olmak olduğunu düşünen B..., küçük bir demet menekşeyi koklar ve küçümseyen gözlerle C...'ye bakar. 
   Ve bizzat siz de o yapmacık doğaya dönüşlere düşkün değil miydiniz? Eğer bu tarz mikroskobik ayrıntılar görülebilir olsaydı, müzik kütüphanenizin karanlık bir köşesinde kenara itilmiş Wagner operalarınızı, Franck ve D'Indy senfonilerinizi ve piyanonuzda Haydn, Handel ya da Palestrina'nın açık duran notalarını göstermekten pek hoşlanırdım. 
   Sizi gül rengi koltuğunuzda resmetmeye tereddüt etmem. T... de orada, yanınızda oturuyor. Kendisine, deniz seyahatleri yanılsaması vermesi için odasını nasıl akıllıca katranlattığını size tarif ediyoru: Tuvalet masasının ve odasının dekorasyonunun tüm kusursuzlukları üzerine uzun uzadıya konuşuyor.
   Sizin tepeden bakan gülüşünüz, böylesine zayıf bir hayal gücüne dair ne düşündüğünüzü - tümüyle boş bir oda içerisine evrenin tüm hayallerini çağırmaya muktedir olmadığını ve sanat ve güzelliğin oldukça sefil bir maddi görünüşünü sunduğunu düşündüğünüzü - yeterince açık gösteriyor.
   En enfes arkadaşlarınız oradalar. Bu yelpazeyi onlara gösterdiğinizde beni hiç affedebilecekler mi? Emin değilim. meraklı gözlerimize yaşayan bir muhbir gibi görünen o çok acayip güzel kadın, Bouguereau tarafından resmedilmedikçe kendisini asla tanıyamaz ve hayran olamaz. Kadınlar, güzelliğin canlı tahakkuklarıdır ama bunu anlamazlar.
   Belki de şöyle diyecekler: Biz basitçe başka türlü bir güzelliği seviyoruz. Neden sizinkinden daha az olmamak koşuluyla bu da bir güzellik olmasın?
   En azından şunu söylememe izin vereceklerini umuyorum: Ne kadar az kadın kendi estetiğini kavrar. Botticelli'nin bakirelerinden biri, böylesine revaçta olmamış olsaydı, onu acemi ve yetenekten mahrum bir ressam olarak değerlendirecektir.
   Bu yelpazeyi hoşgörünüze sığınarak kabul etmenizi diliyorum. Eğer hafızamda gölgelerden biri, bir zamanlar size gözyaşı döktürmüşse de, onu acı çekmeden kabul edin ve bilin ki o sadece bir gölge ve artık size asla acı veremez. 
   Bu gölgeleri vicdan rahatlığıyla elinizin kanat bahşettiği bu çelimsiz kâğıda çizebildim, çünkü bu gölgeler şimdi herhangi bir zarar vermek için fazlasıyla zayıf ve gerçekdışılar... 
   Ölümden birkaç saat çalmaya ve dalları harika solgun çiçekler taşıyan o şamdanların altında salonunuzun hayali sevinçlerinde hayaletlerin mağrur hayatlarını yaşamaya davet ettiğimiz günlerdekinden belki de, daha fazla zarar veremezler... 


                                                        💮


Marcel Proust - Hazlar ve Günler

Çevirmen: Ceylan Özçapkın, Alakarga Yayınları, s.70-73

Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

ABOUT ME

I could look back at my life and get a good story out of it. It's a picture of somebody trying to figure things out.

POPULAR POSTS

  • DARIDERE KAMP ALANI
    Ulaşım Darıdere Mesire Yeri ve Kamp Alanı, Balıkesir, Altınoluk, Narlı Köyünden 13 km içeridedir. İzmir-Çanakkale yolu üzerinde Çanakkale yö...
  • Marcel Proust - Lemoine Vakası
    IV. HENRI DE RÊGNIER    Elması pek de sevmem. Güzel görünmüyor. İnsanın yüzünde bıraktığı o küçük güzellik, etkisindense daha çok yansımasın...
  • "Babam Beni Şah Damarımdan Öptü" - Ozan Önen
       İnsan, babası hayattayken, sanki tüm babalar hayattaymış gibi bir yanılgıya; babası öldüğündeyse sanki sadece kendi babası ölmüş gibi bir...
  • "Musa'nın Derinlerine Düşen Yutkunuş" - Ahmet Sarı
    Bir şeyleri paylaşmak için doğru zaman doğru mekân doğru vesaire ararken geçer zaman. Bilirsiniz. Mustafa Kutlu, "İnsanlar ölür ve cena...
  • VİETNAM SEYAHAT FOTOĞRAFÇILIĞI - ÜLKENİN EN İYİLERİ VE ÖNEMLİ NOKTALARI
    Fotoğrafçı Réhahn tarafından Vietnam Seyahat İpuçları  Fransız fotoğrafçı Réhahn şu anda Vietnam’daki kabilelerin 54’ünü fotoğraflamak için ...
  • CAMPING ADRİAKE
    Ulaşım Antalya'dan Demre'ye minibüsler ile ulaşabilirsiniz. Kamp alanı sahil kenarında. Demre merkeze geldikten sonra buraya ulaşım ...
  • "Bilinmeyen Sular" - Mevsim Yenice
    “Benim için daha iyi olacak,” diyor. Neden bahsettiğinden haberi yok, adım gibi eminim bundan. Yine de kafamı sallayarak destek oluyorum. ...
  • ERCİYES EKSPRESİ (ADANA - KAYSERİ TRENİ)
    Treni hangi operatör işletiyor? TCDD Taşımacılık Nasıl bir trenle seyahat edeceğim? Dizel lokomotifin çektiği vagon dizisi Seyahat seçenekle...
  • Çılga Cantürk - Mutlu Gel Huzurlu Gel
    MUTLU GEL HUZURLU GEL 21.. 6 Ocak 2017 anısına .. İnsan ne kadar sevildiğini ve bu zamana kadar neler yaşamış olduğunu aklının bir köşesinde...
  • APOSTİL NEDİR?
    Apostil belki de ilk defa duyduğunuz bir terim ve ne anlama geldiği hakkında hiç bir fikriniz yok. Belki de var nasıl yapıldığını bilmiyorsu...

Advertisement

Follow us on Facebook

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

EREN ARDA GÜLER. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Featured Post (Slider)

Kötüye Kullanım Bildir

Archive

  • ►  2020 ( 184 )
    • ►  Mayıs ( 50 )
    • ►  Nisan ( 44 )
    • ►  Mart ( 17 )
    • ►  Şubat ( 73 )
  • ►  2019 ( 258 )
    • ►  Kasım ( 43 )
    • ►  Ekim ( 43 )
    • ►  Eylül ( 53 )
    • ►  Ağustos ( 6 )
    • ►  Temmuz ( 2 )
    • ►  Haziran ( 9 )
    • ►  Mayıs ( 16 )
    • ►  Nisan ( 56 )
    • ►  Mart ( 15 )
    • ►  Şubat ( 7 )
    • ►  Ocak ( 8 )
  • ▼  2018 ( 51 )
    • ►  Aralık ( 7 )
    • ►  Kasım ( 8 )
    • ▼  Ekim ( 7 )
      • "Olivya Çıkmazı" - Nazlı Karabıyıkoğlu
      • "Doppler" - Erlend Loe
      • MOTORLU KARAVAN KAMPI
      • "Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu" - Haldun Taner
      • "Hazlar ve Günler" - Marcel Proust
      • "Baharın İlk Sabahları" - Orhan Veli Kanık
      • "Bozlak" - Emirhan Dağkan G.
    • ►  Eylül ( 3 )
    • ►  Temmuz ( 2 )
    • ►  Haziran ( 3 )
    • ►  Mayıs ( 1 )
    • ►  Nisan ( 4 )
    • ►  Mart ( 3 )
    • ►  Şubat ( 5 )
    • ►  Ocak ( 8 )
  • ►  2017 ( 11 )
    • ►  Aralık ( 1 )
    • ►  Ekim ( 10 )

Bu Blogda Ara

Blog Archive

  • ►  2020 ( 184 )
    • ►  Mayıs 2020 ( 50 )
    • ►  Nisan 2020 ( 44 )
    • ►  Mart 2020 ( 17 )
    • ►  Şubat 2020 ( 73 )
  • ►  2019 ( 258 )
    • ►  Kasım 2019 ( 43 )
    • ►  Ekim 2019 ( 43 )
    • ►  Eylül 2019 ( 53 )
    • ►  Ağustos 2019 ( 6 )
    • ►  Temmuz 2019 ( 2 )
    • ►  Haziran 2019 ( 9 )
    • ►  Mayıs 2019 ( 16 )
    • ►  Nisan 2019 ( 56 )
    • ►  Mart 2019 ( 15 )
    • ►  Şubat 2019 ( 7 )
    • ►  Ocak 2019 ( 8 )
  • ▼  2018 ( 51 )
    • ►  Aralık 2018 ( 7 )
    • ►  Kasım 2018 ( 8 )
    • ▼  Ekim 2018 ( 7 )
      • "Olivya Çıkmazı" - Nazlı Karabıyıkoğlu
      • "Doppler" - Erlend Loe
      • MOTORLU KARAVAN KAMPI
      • "Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu" - Haldun Taner
      • "Hazlar ve Günler" - Marcel Proust
      • "Baharın İlk Sabahları" - Orhan Veli Kanık
      • "Bozlak" - Emirhan Dağkan G.
    • ►  Eylül 2018 ( 3 )
    • ►  Temmuz 2018 ( 2 )
    • ►  Haziran 2018 ( 3 )
    • ►  Mayıs 2018 ( 1 )
    • ►  Nisan 2018 ( 4 )
    • ►  Mart 2018 ( 3 )
    • ►  Şubat 2018 ( 5 )
    • ►  Ocak 2018 ( 8 )
  • ►  2017 ( 11 )
    • ►  Aralık 2017 ( 1 )
    • ►  Ekim 2017 ( 10 )

Combine

Horizontal

Vertical1

Vertical2

Gallery

Portfolio

  • Home
  • Features
  • _Multi DropDown
  • __DropDown 1
  • __DropDown 2
  • __DropDown 3
  • _ShortCodes
  • _SiteMap
  • _Error Page
  • Learn Blogging
  • Documentation
  • _Web Documentation
  • _Video Documentation
  • Download This Template

Footer Menu Widget

  • Home
  • About
  • Contact Us

Social Plugin

Contact us

About

Channels

  • abd
  • adana
  • afrika
  • afyon
  • ağva kilimli koyu
  • airport
  • almanya
  • amerika
  • andorra
  • anı harabeleri
  • ankara
  • antalya
  • apostil
  • app
  • araç
  • arkadaş
  • asya
  • Atatürk
  • avrupa
  • avusturya
  • ayder yaylası
  • balıkesir
  • balkanlar
  • bandırma
  • banka
  • bebek
  • belarus
  • bisiklet
  • bisikletli kamp
  • blog
  • blogger
  • bolu
  • bosna hersek
  • bursa
  • card
  • couchsurfing
  • çadır
  • çadır kurulumu
  • çalışmak
  • çıldır gölü
  • çin
  • çin seddi
  • çipli pasaport
  • denizli
  • doğa
  • doğu ekspresi
  • dolar
  • dost
  • dünya
  • e-pasaport
  • elazığ
  • en iyi bölgeler
  • erciyes ekspresi
  • erzurum
  • eskişehir
  • etik
  • euro
  • evcil
  • everest
  • festival
  • fırat ekspresi
  • fotoğrafçılık
  • galata kulesi
  • gecelemek
  • gezi
  • glamping
  • gümüşhane
  • güney kurtalan ekspresi
  • gürcistan
  • güvenilir
  • güvenlik
  • harcama
  • hava durumu
  • havaalanı
  • havalimanı
  • hayvan
  • hindistan
  • hostel
  • ısparta
  • iç anadolu
  • ingiltere
  • interrail
  • isic card
  • istanbul
  • iş
  • izmir
  • jet lag
  • kahvaltı
  • kamp
  • kamp alanı
  • kamp amerika
  • kamp eczanesi
  • kamp ekipman
  • kamp matı
  • kamp mutfağı
  • kanada
  • karadağ
  • karadeniz
  • karavan
  • karavan kampı
  • karesi ekspresi
  • karester yaylası
  • kars
  • kars kalesi
  • kart
  • kasım
  • kastamonu
  • kayak
  • kayak merkezleri
  • kayseri
  • kıbrıs
  • kış
  • kızılcahamam
  • kira
  • kocaeli
  • konaklama
  • kosova
  • kredi kartı
  • kutlama
  • küba
  • kültür
  • kütahya
  • macera
  • makedonya
  • malatya
  • maliyet
  • manzara
  • marmara
  • mil
  • miras
  • moldova
  • osmaniye
  • otel
  • outdoor
  • oyun
  • öğrenci
  • pamukkale
  • para
  • pasaport
  • rehber
  • rize
  • rota
  • rüzgar
  • sabahlamak
  • seyahat
  • sırbistan
  • sırt çantası
  • singapur
  • şile
  • tarih
  • tatil
  • tax free
  • tcdd
  • telefon
  • temizlik
  • tırmanma
  • travel
  • tren
  • türk lirası
  • türkiye
  • ucuz
  • uçak
  • ukrayna
  • uluslararası
  • uygulama
  • uyku tulumu
  • uyumak
  • uzungöl
  • ülke
  • üniversite
  • vanlife
  • vatandaşlık
  • verçenik yaylası
  • vergi
  • vietnam
  • visa
  • vize
  • vizesiz ülkeler
  • wordpress
  • work
  • work and travel
  • world
  • yapıt
  • yaz
  • yedigöller
  • yemek
  • yeşil pasaport
  • yeşillik
  • yurtdışı

Categories

  • abd
  • adana
  • afrika
  • afyon
  • ağva kilimli koyu
  • airport
  • almanya
  • amerika
  • andorra
  • anı harabeleri
  • ankara
  • antalya
  • apostil
  • app
  • araç
  • arkadaş
  • asya
  • Atatürk
  • avrupa
  • avusturya
  • ayder yaylası
  • balıkesir
  • balkanlar
  • bandırma
  • banka
  • bebek
  • belarus
  • bisiklet
  • bisikletli kamp
  • blog
  • blogger
  • bolu
  • bosna hersek
  • bursa
  • card
  • couchsurfing
  • çadır
  • çadır kurulumu
  • çalışmak
  • çıldır gölü
  • çin
  • çin seddi
  • çipli pasaport
  • denizli
  • doğa
  • doğu ekspresi
  • dolar
  • dost
  • dünya
  • e-pasaport
  • elazığ
  • en iyi bölgeler
  • erciyes ekspresi
  • erzurum
  • eskişehir
  • etik
  • euro
  • evcil
  • everest
  • festival
  • fırat ekspresi
  • fotoğrafçılık
  • galata kulesi
  • gecelemek
  • gezi
  • glamping
  • gümüşhane
  • güney kurtalan ekspresi
  • gürcistan
  • güvenilir
  • güvenlik
  • harcama
  • hava durumu
  • havaalanı
  • havalimanı
  • hayvan
  • hindistan
  • hostel
  • ısparta
  • iç anadolu
  • ingiltere
  • interrail
  • isic card
  • istanbul
  • iş
  • izmir
  • jet lag
  • kahvaltı
  • kamp
  • kamp alanı
  • kamp amerika
  • kamp eczanesi
  • kamp ekipman
  • kamp matı
  • kamp mutfağı
  • kanada
  • karadağ
  • karadeniz
  • karavan
  • karavan kampı
  • karesi ekspresi
  • karester yaylası
  • kars
  • kars kalesi
  • kart
  • kasım
  • kastamonu
  • kayak
  • kayak merkezleri
  • kayseri
  • kıbrıs
  • kış
  • kızılcahamam
  • kira
  • kocaeli
  • konaklama
  • kosova
  • kredi kartı
  • kutlama
  • küba
  • kültür
  • kütahya
  • macera
  • makedonya
  • malatya
  • maliyet
  • manzara
  • marmara
  • mil
  • miras
  • moldova
  • osmaniye
  • otel
  • outdoor
  • oyun
  • öğrenci
  • pamukkale
  • para
  • pasaport
  • rehber
  • rize
  • rota
  • rüzgar
  • sabahlamak
  • seyahat
  • sırbistan
  • sırt çantası
  • singapur
  • şile
  • tarih
  • tatil
  • tax free
  • tcdd
  • telefon
  • temizlik
  • tırmanma
  • travel
  • tren
  • türk lirası
  • türkiye
  • ucuz
  • uçak
  • ukrayna
  • uluslararası
  • uygulama
  • uyku tulumu
  • uyumak
  • uzungöl
  • ülke
  • üniversite
  • vanlife
  • vatandaşlık
  • verçenik yaylası
  • vergi
  • vietnam
  • visa
  • vize
  • vizesiz ülkeler
  • wordpress
  • work
  • work and travel
  • world
  • yapıt
  • yaz
  • yedigöller
  • yemek
  • yeşil pasaport
  • yeşillik
  • yurtdışı

PGA Head Teaching Professional

Fotoğrafım
erenardaguler
Profilimin tamamını görüntüle

Channels

  • abd
  • adana
  • afrika
  • afyon
  • ağva kilimli koyu
  • airport
  • almanya
  • amerika
  • andorra
  • anı harabeleri
  • ankara
  • antalya
  • apostil
  • app
  • araç
  • arkadaş
  • asya
  • Atatürk
  • avrupa
  • avusturya
  • ayder yaylası
  • balıkesir
  • balkanlar
  • bandırma
  • banka
  • bebek
  • belarus
  • bisiklet
  • bisikletli kamp
  • blog
  • blogger
  • bolu
  • bosna hersek
  • bursa
  • card
  • couchsurfing
  • çadır
  • çadır kurulumu
  • çalışmak
  • çıldır gölü
  • çin
  • çin seddi
  • çipli pasaport
  • denizli
  • doğa
  • doğu ekspresi
  • dolar
  • dost
  • dünya
  • e-pasaport
  • elazığ
  • en iyi bölgeler
  • erciyes ekspresi
  • erzurum
  • eskişehir
  • etik
  • euro
  • evcil
  • everest
  • festival
  • fırat ekspresi
  • fotoğrafçılık
  • galata kulesi
  • gecelemek
  • gezi
  • glamping
  • gümüşhane
  • güney kurtalan ekspresi
  • gürcistan
  • güvenilir
  • güvenlik
  • harcama
  • hava durumu
  • havaalanı
  • havalimanı
  • hayvan
  • hindistan
  • hostel
  • ısparta
  • iç anadolu
  • ingiltere
  • interrail
  • isic card
  • istanbul
  • iş
  • izmir
  • jet lag
  • kahvaltı
  • kamp
  • kamp alanı
  • kamp amerika
  • kamp eczanesi
  • kamp ekipman
  • kamp matı
  • kamp mutfağı
  • kanada
  • karadağ
  • karadeniz
  • karavan
  • karavan kampı
  • karesi ekspresi
  • karester yaylası
  • kars
  • kars kalesi
  • kart
  • kasım
  • kastamonu
  • kayak
  • kayak merkezleri
  • kayseri
  • kıbrıs
  • kış
  • kızılcahamam
  • kira
  • kocaeli
  • konaklama
  • kosova
  • kredi kartı
  • kutlama
  • küba
  • kültür
  • kütahya
  • macera
  • makedonya
  • malatya
  • maliyet
  • manzara
  • marmara
  • mil
  • miras
  • moldova
  • osmaniye
  • otel
  • outdoor
  • oyun
  • öğrenci
  • pamukkale
  • para
  • pasaport
  • rehber
  • rize
  • rota
  • rüzgar
  • sabahlamak
  • seyahat
  • sırbistan
  • sırt çantası
  • singapur
  • şile
  • tarih
  • tatil
  • tax free
  • tcdd
  • telefon
  • temizlik
  • tırmanma
  • travel
  • tren
  • türk lirası
  • türkiye
  • ucuz
  • uçak
  • ukrayna
  • uluslararası
  • uygulama
  • uyku tulumu
  • uyumak
  • uzungöl
  • ülke
  • üniversite
  • vanlife
  • vatandaşlık
  • verçenik yaylası
  • vergi
  • vietnam
  • visa
  • vize
  • vizesiz ülkeler
  • wordpress
  • work
  • work and travel
  • world
  • yapıt
  • yaz
  • yedigöller
  • yemek
  • yeşil pasaport
  • yeşillik
  • yurtdışı

Subscribe To Sarah Bennett Blog

Kayıtlar
Atom
Kayıtlar
Tüm Yorumlar
Atom
Tüm Yorumlar

Slider Widget

5/recent/slider

CATEGORIES

  • abd
  • adana
  • afrika
  • afyon
  • ağva kilimli koyu
  • airport
  • almanya
  • amerika
  • andorra
  • anı harabeleri
  • ankara
  • antalya
  • apostil
  • app
  • araç
  • arkadaş
  • asya
  • Atatürk
  • avrupa
  • avusturya
  • ayder yaylası
  • balıkesir
  • balkanlar
  • bandırma
  • banka
  • bebek
  • belarus
  • bisiklet
  • bisikletli kamp
  • blog
  • blogger
  • bolu
  • bosna hersek
  • bursa
  • card
  • couchsurfing
  • çadır
  • çadır kurulumu
  • çalışmak
  • çıldır gölü
  • çin
  • çin seddi
  • çipli pasaport
  • denizli
  • doğa
  • doğu ekspresi
  • dolar
  • dost
  • dünya
  • e-pasaport
  • elazığ
  • en iyi bölgeler
  • erciyes ekspresi
  • erzurum
  • eskişehir
  • etik
  • euro
  • evcil
  • everest
  • festival
  • fırat ekspresi
  • fotoğrafçılık
  • galata kulesi
  • gecelemek
  • gezi
  • glamping
  • gümüşhane
  • güney kurtalan ekspresi
  • gürcistan
  • güvenilir
  • güvenlik
  • harcama
  • hava durumu
  • havaalanı
  • havalimanı
  • hayvan
  • hindistan
  • hostel
  • ısparta
  • iç anadolu
  • ingiltere
  • interrail
  • isic card
  • istanbul
  • iş
  • izmir
  • jet lag
  • kahvaltı
  • kamp
  • kamp alanı
  • kamp amerika
  • kamp eczanesi
  • kamp ekipman
  • kamp matı
  • kamp mutfağı
  • kanada
  • karadağ
  • karadeniz
  • karavan
  • karavan kampı
  • karesi ekspresi
  • karester yaylası
  • kars
  • kars kalesi
  • kart
  • kasım
  • kastamonu
  • kayak
  • kayak merkezleri
  • kayseri
  • kıbrıs
  • kış
  • kızılcahamam
  • kira
  • kocaeli
  • konaklama
  • kosova
  • kredi kartı
  • kutlama
  • küba
  • kültür
  • kütahya
  • macera
  • makedonya
  • malatya
  • maliyet
  • manzara
  • marmara
  • mil
  • miras
  • moldova
  • osmaniye
  • otel
  • outdoor
  • oyun
  • öğrenci
  • pamukkale
  • para
  • pasaport
  • rehber
  • rize
  • rota
  • rüzgar
  • sabahlamak
  • seyahat
  • sırbistan
  • sırt çantası
  • singapur
  • şile
  • tarih
  • tatil
  • tax free
  • tcdd
  • telefon
  • temizlik
  • tırmanma
  • travel
  • tren
  • türk lirası
  • türkiye
  • ucuz
  • uçak
  • ukrayna
  • uluslararası
  • uygulama
  • uyku tulumu
  • uyumak
  • uzungöl
  • ülke
  • üniversite
  • vanlife
  • vatandaşlık
  • verçenik yaylası
  • vergi
  • vietnam
  • visa
  • vize
  • vizesiz ülkeler
  • wordpress
  • work
  • work and travel
  • world
  • yapıt
  • yaz
  • yedigöller
  • yemek
  • yeşil pasaport
  • yeşillik
  • yurtdışı

Advertisement

Main Ad

Trend Tags

  • abd
  • adana
  • afrika
  • afyon
  • ağva kilimli koyu
  • airport
  • almanya
  • amerika
  • andorra
  • anı harabeleri
  • ankara
  • antalya
  • apostil
  • app
  • araç
  • arkadaş
  • asya
  • Atatürk
  • avrupa
  • avusturya
  • ayder yaylası
  • balıkesir
  • balkanlar
  • bandırma
  • banka
  • bebek
  • belarus
  • bisiklet
  • bisikletli kamp
  • blog
  • blogger
  • bolu
  • bosna hersek
  • bursa
  • card
  • couchsurfing
  • çadır
  • çadır kurulumu
  • çalışmak
  • çıldır gölü
  • çin
  • çin seddi
  • çipli pasaport
  • denizli
  • doğa
  • doğu ekspresi
  • dolar
  • dost
  • dünya
  • e-pasaport
  • elazığ
  • en iyi bölgeler
  • erciyes ekspresi
  • erzurum
  • eskişehir
  • etik
  • euro
  • evcil
  • everest
  • festival
  • fırat ekspresi
  • fotoğrafçılık
  • galata kulesi
  • gecelemek
  • gezi
  • glamping
  • gümüşhane
  • güney kurtalan ekspresi
  • gürcistan
  • güvenilir
  • güvenlik
  • harcama
  • hava durumu
  • havaalanı
  • havalimanı
  • hayvan
  • hindistan
  • hostel
  • ısparta
  • iç anadolu
  • ingiltere
  • interrail
  • isic card
  • istanbul
  • iş
  • izmir
  • jet lag
  • kahvaltı
  • kamp
  • kamp alanı
  • kamp amerika
  • kamp eczanesi
  • kamp ekipman
  • kamp matı
  • kamp mutfağı
  • kanada
  • karadağ
  • karadeniz
  • karavan
  • karavan kampı
  • karesi ekspresi
  • karester yaylası
  • kars
  • kars kalesi
  • kart
  • kasım
  • kastamonu
  • kayak
  • kayak merkezleri
  • kayseri
  • kıbrıs
  • kış
  • kızılcahamam
  • kira
  • kocaeli
  • konaklama
  • kosova
  • kredi kartı
  • kutlama
  • küba
  • kültür
  • kütahya
  • macera
  • makedonya
  • malatya
  • maliyet
  • manzara
  • marmara
  • mil
  • miras
  • moldova
  • osmaniye
  • otel
  • outdoor
  • oyun
  • öğrenci
  • pamukkale
  • para
  • pasaport
  • rehber
  • rize
  • rota
  • rüzgar
  • sabahlamak
  • seyahat
  • sırbistan
  • sırt çantası
  • singapur
  • şile
  • tarih
  • tatil
  • tax free
  • tcdd
  • telefon
  • temizlik
  • tırmanma
  • travel
  • tren
  • türk lirası
  • türkiye
  • ucuz
  • uçak
  • ukrayna
  • uluslararası
  • uygulama
  • uyku tulumu
  • uyumak
  • uzungöl
  • ülke
  • üniversite
  • vanlife
  • vatandaşlık
  • verçenik yaylası
  • vergi
  • vietnam
  • visa
  • vize
  • vizesiz ülkeler
  • wordpress
  • work
  • work and travel
  • world
  • yapıt
  • yaz
  • yedigöller
  • yemek
  • yeşil pasaport
  • yeşillik
  • yurtdışı

Pages

  • EV
  • EV
  • EV

Most Trending

  • "Babam Beni Şah Damarımdan Öptü" - Ozan Önen
       İnsan, babası hayattayken, sanki tüm babalar hayattaymış gibi bir yanılgıya; babası öldüğündeyse sanki sadece kendi babası ölmüş gibi bir...
  • "Kadın Yok Savaşın Yüzünde" - Svetlana Aleksiyeviç
     İnsan savaştan büyük...     Büyük olduğu sahneler akılda kalan. Savaşta insanı yönlendiren bir şey var ki tarihten bile güçlü. Daha derinde...
  • Tolstoy - Polikuşka
     Tam da o sırada Yegor Mihayloviç konağın kapısında gözüktü. Şapkalar art arda başlardan alındı, kâhya yaklaştıkça ortasından, önünden dazla...
  • Rebecca Solnit - Karanlıktaki Umut
      Neden-sonuç ilişkisi tarihin ileri doğru hareket ettiğini varsayar ama tarih bir orduya benzemez. Tarih, yanlamasına seğirten bir yengeç, ...
  • "İpekli Mendil" - Sait Faik Abasıyanık
    Vakit geçiyor. Gün akşama, akşam geceye dönüyor ve bütün bunlara kuşlar şahit, gök şahit, insan şahit. Yaşlanıyoruz. Sait Faik nasıl anlatıy...
  • ŞİMŞİRLİK KAMP ALANI VE ALABALIK TESİSLERİ
    Ulaşım Düzce merkezine, İstanbul yada Ankara'dan otoban yoluyla ulaşmak mümkün. İstanbul - Düzce otoban çıkışı 210 km. Merkeze ulaştığın...
  • UKRAYNA'YA GİTMEK
    ARABA İLE GİTMEK… Mail kutuma yoğun bir şekilde gelen bir diğer soru, Ukrayna’ya araba ile gitmek. Her ne kadar Ukrayna’ya araba ile yolculu...
  • "Pan" - Knut Hamsun
     Üçüncü Demir Gece; olanca gerginlik içinde bir gece. Hiç değilse biraz don olsaydı! Don yerine gündüzün güneşinden kalma bir sıcaklık; ılık...
  • "Şizodüş" - Merve Sevde Selvi
    Akşam oluyor. Şehrin üstüne karanlık inerken daralan göğsümü, dünyanın muhtelif yerlerindeki gün doğumlarını düşünerek geniş tutuyorum. Masa...
  • KAMP MATI NEDİR VE NASIL SEÇİLİR?
    Özellikle uzun süre yürüyerek seyahat ederken yaptığım doğa kampları sırasında karşılaştığım en keyif bozucu durum kamp çadırını kuracak uyg...

Featured Posts

About Me


I could look back at my life and get a good story out of it. It's a picture of somebody trying to figure things out. Great things in business are never done by one person. They’re done by a team of people.

Popular Posts

  • DARIDERE KAMP ALANI
  • Marcel Proust - Lemoine Vakası
  • "Babam Beni Şah Damarımdan Öptü" - Ozan Önen

Advertisement

Designed By OddThemes | Distributed By Blogger Templates