DENEME BLOGU
  • Home
  • Download
  • Social
  • Features
    • Lifestyle
    • Sports Group
      • Category 1
      • Category 2
      • Category 3
      • Category 4
      • Category 5
    • Sub Menu 3
    • Sub Menu 4
  • Contact Us


1-Kızılcahamam Soğuksu Milli Parkı Kamp Alanı
Kızılcahamam | Ankara
Kızılcahamam Soğuksu Milli Parkı Ankara’nın kuzey-batı kesiminde yer alan şehir merkezine yaklaşık 70km mesafede bulunan geniş bir alana yayılmış ve tatil gülerinde bir çok ziyaretçi çeken yeridir. Kızılcahamam ilçesinin etrafını sarmış sık ormanlık alanları vardır. Geniş bir arazi olduğu için uygun olan her yerinde çadır kampı yapmak mümkündür.


2-Şahinler Tabiat Parkı Kamp Alanı
Kızılcahamam | Ankara
Eski Ankara-Bolu kara yolu üzerinde Kızılcahamam ilçesini geçtikten sonra karşımıza çıkan bir park. Sık ormanları ve günübirlikçiler ve kampçılar için en uygun yerlerdendir. Ankara şehir merkezine yaklaşık 110 km mesafededir. Şahinler Tabiat Parkı çevresinde bir çok özel ve doğal kamp alanı mevcuttur.


3-Eğriova Yaylası Kamp Alanı 
Beypazarı | Ankara
Geniş ve sulak bir yer ve etrafı sık ormanlar ile kaplı. Bolu sınırına çok yakın. Ankara şehir merkezine 140 km mesafede. Beypazarı ilçesinin hemen girişinden Karaşar kasabası yoluna dönüyorsunuz ve zirveye doğru tırmanıyorsunuz. Eğriova yaylasına ulaştığınızda huzurlu bir ortam sizi bekliyor olacak.


4-Beşikderesi Şelalesi Kamp Alanı 
Odunpazarı | Eskişehir
Eskişehir merkeze yaklaşık 35 km uzaklıkta olan bu yere Osmangazi Üniversitesi Yurtlarının olduğu yeri geçer geçmez tabelalarını göreceğiniz köy yolundan gidiyorsunuz. Eskişehir Kent Ormanı da zaten hemen bu ayrımın biraz ilerisinde kalıyor. Köy yolu dedim ama araçla ulaşımı asfalt yol ile çok rahat. Burada kamp yapmak isteyenlerin özel aracı ile gitmeleri şart.


5-Musaözü Göleti 
Tepebaşı | Eskişehir
Eskişehir-Kütahya yolunda, merkeze 21 km uzaklıkta kalan Musaözü, kamp için çok tercih edilen yerlerden biri. Karaçam, meşe , söğüt ve ardıç türlerinden oluşan florası ve olta balıkçılığına imkan veren sazan, yayın kerevit bulunan göletiyle tam bir doğa harikası. Bölgede güvenliği sağlamak için güvenlik görevlileri bulunuyor. Elektrik, su ve tuvalet ihtiyacınızı giderebileceğiniz alanlar da mevcut


6-Büyükyayla Göleti Kamp Alanı 
Seyitgazi | Eskişehir
Eskişehir-Afyon kara yolunun 84. kilometresindeki Büyükyayla Göleti kamp için muhteşem bir alan. Büyükyayla Köyü’nden sonra 3 km daha giderek ulaşabileceğiniz gölet çam ağaçlarıyla çevrili. Kamp yerinde bulunan pınardan su ihtiyacınızı giderebilirsiniz.


7-Nevşehir
 Ürgüp | Nevşehir
Nevşehir’de bulunan Kapadokya bir çok turistin uğrak noktasıdır. Fakat kampı konusunda pek de adı geçmeyen bir yerdir. Ama Kapadokya kamp için çok uygun ve her türlü imkanın, güzelliğin olduğu bir yerdir, bu yüzden kamp severlerin mutlaka gitmesi ve deneyimlemesi gereken yerlenden bir tanesidir.


8-Avanos Ada Camping 
Avanos | Nevşehir
Kamp kimileri için campinglerde rahat bir tatil yapmak kimileri içinse sırt çantası ve mataraların başröolleri üstlendiği bir tatildir. Ada campig ise sizlere 8000 metre kare yeşil alan içerisinde her türlü aktivite ve imkanları bulabileceğiniz bir mekan.


9-Beyşehir Gölü Milli Parkı Kamp Alanı 
Beyşehir | Konya
İç Anadolu Bölgesi’nde, Konya ili sınırları içerisinde bulunur. Yüz ölçümü 86.855 hektardır. Beyşehir Gölü yüz ölçümü bakımından Van ve Tuz Gölünden sonra üçüncü büyük gölümüz olmakla birlikte, tatlı su göllerimiz içinde en büyük olanıdır. Doğu kıyıları boyunca uzanan ve üç bin metreye yaklaşan dorukları ile Dedegöl Dağları, batıdan bakıldığında göle ayrı bir güzellik vermektedir. Göl suları turkuaz mavisi olup içindeki adalarla ve çevresindeki dağlarla, muhteşem manzaralı kamp geçirilebilir.


10-Kocakoru Tabiat Parkı Kamp Alanı 
Seydişehir | Konya
Tamamen doğa ile iç içe olacağınız bir yer, su ihtiyacınızı gidebilirsiniz ancak diğer alışverişleri ilçeden yapıp öyle yola çıkılmalı. Hafta sonu kaçamakları için uygun bir yer.


11-Gökpınar Gölü Kamp Alanı 
Gürün | Sivas
Sivas kent merkezine 147, Gürün ilçe merkezine 10 kilometre mesafedeki Gökpınar Gölü, adeta doğal akvaryumu andırıyor. Dipten kaynaklarla beslenen ve derinliği 15 metreyi bulan göl, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Su altı sporlarıyla uğraşanlar tarafından dalış için tercih edilen gölde, zaman zaman dalış eğitimleri de veriliyor. Balık adamların vazgeçilmezleri arasında yer alan Gökpınar Gölü, bazen su altı kameralarıyla da kaydediliyor.


12-Aladağlar Milli Parkı Kampı
Çamardı | Niğde
1995 yılında Milli Park ilan edilen Aladağlar, biyo çeşitlilik bakımından oldukça zengin bir bölge. Aladağlar, genel olarak  kaya tırmanışçıları ilgi alanına girse de kamp açısından da oldukça iyi bir bölgedir.


13-Ihlara Vadisi Kamp Alanları 
Güzelyurt |  Aksaray
Volkanik bir dağ olan Hasan Dağında yaşanan tektonik olaylar ve püsküren volkanlar yüzeyi kaplamıştır. Bölgede oluşan Ziga Kaplıcalarından fışkıran kaynak suyu bölgede ciddi bir yapısal değişime neden olmuştur. Tarih ve doğanın uyumu içerisinde huzur dolu kamp yapabileceğiniz muhteşem bir yer.


14-Gödet Saklı Cennet Kamp Alanı 
Güldere | Karaman
Karama’nın grand kanyonu olarak bilinen Gödet Vadisi, kaya kilise mağaraları, doğal güzellikleri ile doğa severlerin uğrak noktalarındandır. Küçük Amerikayı andıran bölgede mutlaka kamp kurulmalı.


15-Büyük Yayla Kamp Alanı 
Yapraklı | Çankırı
Çankırı ili, Yapraklı ilçe sınırında bulunan Büyük Yayla,  1600-1700 metre rakımlı yükseklikte harika bir görüntüye sahiptir .Burası sarıçam, karaçam, köknar ve ardıç ağaçları ve zengin bir orman altı bitki örtüsü ile kaplıdır. Yaylada, elektrik, asfalt yol ve suyu bulunmaktadır. Burada günübirlik gezilip eğlenebildiği gibi kamp da kurulabilir. Mükemmel havası, suyu ve yeşilliği ile göz kamaştırmaktadır.








Şık Kurbanlar
   Sorumluluk/suç yanılsaması (aldatıcı kavramı), kişilere sorunlarını çözme sorumluluğunu başkalarına aktarma olanağı sağlar. Başkalarını suçlayarak sorumluluktan kaçmaksa geçici olarak kafa yapar ve kişiye kendini haklı hissettirir. 
   Ne yazık ki, Internet ve sosyal medyanın zararlı yan etkilerinden biri de -en küçük bir meselede bile- sorumluluğu hemen bir başkasına ya da bir başka gruba aktarma imkânı vermesidir. Aslında bu kamuya açık suç/utanç oyunu çok popüler oldu, hatta bazı çevrelerde “cool” bulunuyor. “Haksızlıklar” böyle kamuda paylaşılınca sosyal medyadaki diğer olaylardan çok daha fazla dikkat ve duygusal tepki topluyor, kendilerini sürekli kurban sanan kişiler de bu giderek artan dikkat ve sempatinin etkisiyle ödüllendirilmiş oluyorlar. 
   “Şık kurbanlar” bugün hem sağda hem solda, hem zenginler hem yoksullar arasında pek tutuluyor. Belki de insanlık tarihinde ilk kez, demografik grupların tümü, kendilerini eşzamanlı olarak haksızca kurban konumuna düşürülmüş hissediyor. Herkes de bu duyguyla birlikte gelen faziletli gücenikliğin kafasıyla ortalarda dolanıyor. 
   Şu sıralarda, ister üniversitede ırkçılık hakkında bir kitap okuma ödevi olarak verildiği için olsun, ister yerel alışveriş merkezinde Noel ağacı satışı yasaklandığı için olsun, ister yatırım fonlarının vergileri yüzde yarım yükseltildiği için olsun; herkes her konuda hemen alınıyor, kendini bir şekilde bastırılmış hissediyor ve öfkeyle patlayarak üzerine dikkat çekmeyi hak etmiş oluyor. 
   Medya çevreleri de bu tür davranışları cesaretlendiriyor ve sürekliliğini sağlıyor çünkü neticede kârlı bir iş. Yazar ve medya yorumcusu Ryan Holiday bu bu durumu “porno taarruzu” olarak adlandırmaktadır: Medya gerçek bir mesele hakkındaki gerçek bir hikâyeyi duyuracağına, orta seviyede rencide edici bir şey bulmayı, bunu geniş kitlelere duyurmayı, öfke yaratmayı, bu öfkeyi gerisin geri yine kamuya duyurarak halkın başka bir kesimini de öfkelendirmeyi çok daha kolay (ve kârlı) buluyor. Bu durum iki hayali taraf arasında karşılıklı bok atma yankısı yaratarak hepimizi toplumu ilgilendiren gerçek sorunlardan uzak tutuyor. Politik açıdan her zamankinden daha çok kutuplaşmış olmamıza şaşmamalı. 
   Şık kurbanların neden olduğu en büyük sorun dikkati gerçek kurbanlardan başka tarafa kaydırmalarıdır. 



Mark Manson - Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı

Çevirmen: Pınar Savaş, Butik Yayıncılık, s.106-108



İyi niyetten mi, saflıktan mı yoksa trajik bir inattan mı bilinmez ama bazen fena hâlde boşa kürek çekiyoruz. Olmayacak işlere olmayacak manalar yüklüyoruz. Sanki hiç yükümüz yokmuş gibi! Haruki Murakami, "Dün akşam çok iyi anladım, anlamı olmayan şeylerde anlam aramaya kalkmanın zamanımı boşa harcamak olacağını." der. Yormayın kendinizi, değmiyor.


Uzun süre devam eden koşu antrenmanları sonucu biriken yorgunluğumu henüz atabilmiş değilim, bu yüzden bir türlü hızımı artıramıyorum. Sabahın erken saatlerinde Charles Nehri boyunca kendi hızımda koşarken Harvard'a yeni girmiş öğrenciler gibi görünen kız çocukları, birbiri ardınca arkamdan gelip beni geçiyorlar. Çoğu ufak tefek, zayıf, üzerinde Harvard amblemi olan bordo gömlekler giyiyorlar ve altın sarısı saçlarını atkuyruğu yapmış, son model iPodlarını dinleyerek, dümdüz bir hat üzerinden rüzgârı yararcasına koşup geçiyorlar. Hallerinde kesinlikle hırslı mücadeleyi çağrıştıran bir şeyler olduğunu hissediyorum. İnsanları, birbiri ardınca geçmek, o kızlar için alışkanlık haline gelmiş olsa gerek. Birilerinin onları geçmesine ise alışık değillerdir herhalde. Görünüşlerine bakılırsa, aklı başında, sağlıklı, cazibeli, ciddi ve kendilerinden emin kızlar. Koşma şekilleri çoğu zaman uzun mesafe koşusuna uygun değil. Tipik orta mesafe koşucularının koşma şekli bu. Adımları uzun; yere basışları sert ve güçlü. Çevredeki manzarayı izleyerek koşmak gibi bir şey, bu kızlara pek uygun bir şey değil herhalde. 
   Onlarla karşılaştırıldığında ben, bununla böbürleniyor değilim ama yenilmeye oldukça alışkınım. Şu dünyada yapmayı beceremediğim şeyler üst üste konsa bir dağ olur. Ne yaparsam yapayım yenemeyeceğim rakiplerden de bir dağ olur. Muhtemelen bu kızlar acı hakkında da benim bildiğim kadar şey bilmiyorlar. Gerçi bu çok doğal bir şey, şimdiden bilmelerine gerek de yok. Onların belirli bir ritimle sallanan, gururlu atkuyruklarını; ince, mücadeleci ayaklarını izleyerek bu düşünceleri aklımdan geçiriyorum. Sonra kendi tempomu korumaya devam ederek ağır ağır nehir boyundaki yolda koşuyorum.
   Benim yaşamımda da bir zamanlar, böylesi pırıltılar saçtığımı söyleyebileceğim günler olmuş muydu acaba? Şöyle bir düşüneyim. Biraz oldu belki de. Diyelim ki ben o sıralarda saçlarımı uzatıp atkuyruğu yapmış olsaydım, bu kızların gururla salınan atkuyruklarından çok farklı olurdu sanıyorum. Bir de o dönemde benim ayaklarım, şu an bu kızların ayakları kadar güçlü bir şekilde zemine basamıyordu mutlaka. Fakat neyse. Doğal olmasına doğal bir durum bu elbette. Ne de olsa onlar, zirvedeki Harvard Üniversitesi'nin pırıltılar saçan yeni öğrencileri.
   Yine de onların koşarkenki hallerini izlemek olduk hoş. Onları izlerken dünyanın işte böyle kuşaktan kuşağa aktarıldığını tüm doğallığıyla hissedebiliyorum. Bu, nihayetinde dünya kuruldu kurulalı tekrarlanıyor. Bu yüzden onların arkasında kalsam bile, hiç de içime oturmuyor bu durum. Kızlar kendilerine uygun bir forma sahip, zaman ayarları da ona göre. Benim de kendime uygun bir formum ve zaman ayarım var. Onlarınki ve benimki tamamen birbirinden farklı ve farklı olması da çok doğal. 
   Sabah nehir kıyısı parkurunda genelde hep aynı saatlerde karşılaştığım insanlar var. Hintli ufak tefek kadın, tek başına yürüyüş yapıyor. Altmışlı yaşlarını sürüyor olmalı. Yüz hatları nezih. Her zaman hoş kıyafetler içerisinde. Bir de, garip ama -hatta belki de aslında hiç garip değildir- her gün farklı kıyafet giyiyor. Bazen şık bir sariye sarınıyor, bazen üzerinde bir üniversitenin ismi yazan kocaman bir sweatshirt giydiği de oluyor. Fakat eğer belleğim beni yanıltmıyorsa bu kadının aynı giysiyi iki kere giydiğini hiç görmedim. Kadının her gün nasıl bir giysi giydiğini merak etmek, sabahın erken saatlerindeki koşu sırasında benim ufak keyiflerimden birisi haline geldi.
   İri, kapkara, destekleyici bir aparatı sağ bacağına takmış, hızlı adımlarla yürüyen bir amca da var. İriyarı bir beyaz. Belki büyük bir kaza falan geçirmiştir. Fakat o destekleyici aparat, artık benim bildiğim kadarıyla, dört aydır takılı halde. Acaba ne olmuş sağ bacağına? Her neyse. Yürümesine hiç engel teşkil etmiyor olsa gerek, adam oldukça hızlı yürüyor. Kocaman kulaklıklarla müzik dinleyerek, suskunca ve kendinden emin bir hızla nehir boyunca ilerleyen yolda yürüyor. 



Haruki Murakami - Koşmasaydım Yazamazdım

Çevirmen: Hüseyin Can Erkin, Doğan Kitap, s.93-95



Kötülüğün kol gezdiği, karanlığın bayrak olduğu zamanlarda her zaman birileri çıkar ortaya. Stefan Zweig, felaket sürerken Avrupa'da "İyilikle gülümseyebilen insanlar vardı hâlâ." diyebilmiştir mesela. Her şeye ve bu çirkin çağa rağmen gülümseyebilenlerden olmak adına.


Sonraki haftalar zamanın ötesinde yaşadılar. Como Gölü boyunca aşağıya yürüdüler. Küçük valizlerini önden yollamışlardı. Özgür olmak istiyorlardı: Kendilerini zaten bir göreve bağlanmış hissediyorlardı. Bir keresinde günlerden çarşamba mı, perşembe mi diye kavga etmişlerdi; bu onların tek kavgasıydı. “Trene binmek zorunda olmasak saatimi de kurmam gerekmezdi. Zaman da takvimler de bir esaret.” Çok paraları olmadığından restoranı olan küçük otel ve kasabalarda geceliyorlardı; Léonard ona olabildiğince büyük şehirlerden kaçınmaları gerektiğini açıklamıştı. Müze ve kütüphaneler Léonard’ı ilgilendirmiyordu: O, küçük kasabalardaki basit insanları görmek istiyordu. Oralara gidiyorlardı, Bellagio ve Villa d’Este’ye değil; ipek dokumacılığı yapılan ve yabancıların hiç uğramadığı ve aslında görülecek hiçbir şeyin bulunmadığı yerlerde kalıyorlardı. O küçük otellerde kendilerini iyi hissediyorlardı. Léonard için örneğin ayakkabı tamircisiyle konuşmak, köy okuluna gitmek önemliydi. Evlerin içlerine bakıyorlardı. Léonard onlara ne kadar kazandıklarını soruyordu. Bağcılarla sohbet ediyorlardı. Onlarla birlikte evlerin önlerinde oturuyorlardı. “Onlar da bu bütünün parçası. Bu nedenle eve döndüğünde sanki İtalya’nın hiçbir şeyini görmemişsin gibi kimse sana gülmeyecek, ne Pavia’nın Certosa’sını ne de Venedik Akademisi’ni. Nerelere gittiğimizi bilmeyecekler. Bu kasabalar önemli değil. Ben de onları unutmak istiyorum. Bunlar benim için ‘her yer’ demek. Bir ülkenin önemi, onun ölmüş büyüklerinin sayısıyla orantılı değildir. Yaşayanları önemlidir. Hem de tepedekiler ve onların üstündekilerle değil, sıradan insanlarda yaşamaya devam eder. Ben her yerde onları arıyorum. Çünkü olağandışı olanı aramak yanlıştır,” dedi Léonard. “Yanlış bir ölçüt mevcuttur. Turist rehberlerinde önemli olarak Ravenna, Katedral, Leonardo sıralanmıştır. Burada da heybetlilerin yanından geçip gittik. Çünkü gerçek olan anonim olandır, sıradan insandır, bizi biz yapan Ben’dir.” Küçük notlar aldılar, gezmeye çıktılar, Léonard günlük tutuyordu. “Gördüklerimi kaleme alıyorum. Sıradan olanı. Bunu on yıldır yapıyorum. Birçok şeyi bu notlarımdan hatırlıyorum. Aynı şeyi İngiltere'de Samuel Pepys adlı bir adlı bir adam da yapmış. Alınan bu notlar çok önemli bir işlevi yerine getirir. Bunlar, uzun konuşmalardan, kalın kitaplardan çok daha fazlasını başarır. Onlar savunmak, sırlar saklamak zorundadır, biz ise açığa çıkarmak zorundayız. Biz, yani sıradan adam, biz bu lüksü yaşayabiliriz, hakikatin lüksünü. Çünkü ayrıntı tarihi şekillendirir. Öz buradadır. Bu bir tür muhasebe defteri gibidir. Kendisi üretken olmayan, çalışkan ve titiz olmalıdır. Bu şekilde de katkıda bulunabilir.”

   Clarissa böyle bir mutluluğu daha önce hiç tatmamıştı. Babasından tanıdığı bir dürüstlüktü bu: O böyle bir dürüstlüğün içinde yaşamış ve bu kendisine de geçmişti. Anlamayı, her şeyi hafife almayı öğreniyordu. Bunu yaparken kibirlenmiyor ama kendini güvende hissettiği için neşeleniyordu. Hatta yemeği bile kendisi pişiriyordu. Nereye giderlerse gitsinler her anın tadını çıkarıyorlardı. ”Bir saat hiçbir şey düşünmemek! Bu kaybedilen bir zaman değildir." Şu an, yaşamaktan başka hiçbir şey arzulamıyordu. Babası hizmet etme isteğiyle kendini tüketmişti; (profesörü bu itirafa gülümserdi); tek arzusu kendisini yok etmek olmuştu. Clarissa, Léonard'ın iki kitap yazdığını ve üçüncüsü üzerinde çalıştığını öğrendi; kitapları kendi adıyla yayımlamamıştı, kasabadaki hiç kimse onun o Michel Arnaud olduğunu bilmiyordu. Bu onun kendini göstermeme eğilimine uyuyordu. Onun her şeyinde bir ölçü vardı. Akşamları Clarissa'ya ya bir şeyler anlatıyor ya da Montaigne'den bir şeyler okuyordu “Her insanın bir sevgilisi vardır, Montaigne benim eğitmenim, benim yardımcımdır. O kendisinde kendimi bulduğum adamdır. Pascal daha derindi, Balzac daha dâhiyane - ancak kimse daha insancıl değildi, hiç kimse insan hakkında, sıradan insan hakkında daha fazla bilgiye sahip değildi." Bir piyano bulduklarında karşılıklı birbirlerine çalıyorlardı.  
   Haftalar geçip gidiyordu, daha önce hiçbir şey farklı değilmiş gibi, ezelden beri birbirlerini tanıyorlarmış gibi. Her ikisi için de her şey farklı görünüyordu. Léonard daha neşeli, daha netti. Clarissa eskisinden daha rahat konuşuyordu. Yürüyüşü daha bir canlanmıştı. Daha özgürdü. Gerçekten ilk kez kendini dünyaya açmıştı. 
   Endişe nedir bilmiyorlardı, yalnızca neşeliydiler; nereye gideceklerini nadiren bir gün öncesinden planlıyorlardı. Bazen bir ayakkabı tamircisinin dükkanı, bazen de basit lokantaların önünde oturuyorlardı. Turist rehberleri, şehir planları satın almıyorlardı. Clarissa ülke dilini anlamıyordu. Rahiple ya da eczaneden biriyle konuşmayı deneyebilirlerdi, ama onlardan bile çekiniyorlardı. "Yoksa yaşamayız, zaman yaşamdır. Bu bile rahatsız ediyor," diyordu Léonard. "Kendimizi yaşatalım." Gazete okumuyorlardı. Neler olup bittiğinden haberleri yoktu. "Bu bile yükümlülük altına girmemiz demektir." "Denizde yüzüyormuş gibi özgür olma duygusunu bir kez olsun yaşamak. Her şeyden özgür olarak. Zamandan, dünyadan." "O zaman eşeğiyle seyahat eden biri gibi olabilirdim burada." Demek Léonard'ın arzusu buydu. "Sen yalnızca kendini düşünüyorsun." — "Hayır," dedi Léonard, "seni de düşünüyorum. Hatta yaşlı bir anneyi, köylü bir kadını -karım bunu kavrayamadı- keskin, aydınlık gözlerle bunu yaşamak, mutlu olabilirdi. Ne tuhaf, her yoksulu düşünüyorum, az şeyi olan herkesi. Ama her şeye sahip olanları da düşünüyorum, her birinin istediği şeyi anlayabiliyorum, çünkü her birinde, onları namussuz yapan bir şeylerin var olduğunu biliyorum." 



Stefan Zweig - Clarissa

Çevirmen: Gülperi Sert, Türkiye İş Bankası Yayınları, s.82-85



İnsan bir anısını hatırladı mı her defasında o anı yeniden yaşar ve çoğu zaman yeni şeyler hatırlar. Bazı anılar öyle acıdır ki, beynimizin hücrelerine yeniden, bir başka şekilde yazılır. William Maxwell, "Hatıra dediğimiz şey ya da en azından benim hatıra dediğim şey, akılda süregelen bir masal anlatma şeklidir ve genellikle anlattıkça değişir." derken Tanpınar'ı hatırlatır: Hepimiz kendi masallarımızın kurbanıyız.


YAS DÖNEMİ
   Eğer (1) katil tanıdığım birinin babası olmasaydı ve (2) daha sonra utandığım bir şey yapmamış olsaydım, hayatımda görmediğim bir ortakçının öldürülüşünü elli yıl sonra hatırlayacağımı pek sanmazdım. Bu anı yazısı -eğer bu yazıya anı yazısı diyebilirsek- bir laf kalabalığı, özür dilemenin nadide bir yolu aslında. 
   Bunlara girmeden önce başka bir konuya değinmeliyim. Babam yaşlanmaya ve geçmişi sohbetlerinde daha çok yer tutmaya başladığında, bir gün ona annemin nasıl biri olduğunu sordum. Annem olarak nasıl biri olduğunu biliyordum ama artık birilerinin bana onun insan olarak nasıl biri olduğunu anlatmasının zamanı geldiğini düşünüyordum. Babam beni hayrette bırakarak, "Köprünün altından çok sular geçti," deyip lafı ağzıma tıkadı, ama yine de sesindeki haşin ton, bunca yıl sonra anneme karşı artık hiçbir duygusu kalmadığı mı, yoksa kalmaması gerektiği halde kaldığını mı düşündüğü konusunda beni kuşkuda bıraktı. Her halükârda canı ondan bahsetmek istemiyordu. Çok az aile, öyle ya da böyle bir felaketten kaçınabilir fakat 1909 ile 1919 yılları arasında annemin ailesinin başına gelmeyen kalmamıştı.Geceyi bir çiftlik evinde geçiren dedemin kulağını bir sıçan veya bir dağ gelinciği ısırmış ve 3 ay sonra dedem kan zehirlenmesi nedeniyle ölmüştü. Annemin tek oğlan kardeşi bir araba kazası geçirmiş ve sağ kolunu kaybetmişti. Annemin kız kardeşi mangalda bir türlü tutuşmayan ateşin üzerine gaz yağı dökmüş kıyafetlerini tutuşturmuş ve bunun izini hayatı boyunca taşımıştı. Ağabeyim 5 yaşındayken ayağını dönmekte olan bir arabanın tekerine kaptırmıştı.
   Tüm bunlar olurken ben o kadar küçüktüm ki, yaşananları ya hiç anlamamıştım ya da doğrusunu söylemek gerekirse bunlar benim çok uzağımda gelişmişti. Ağabeyim akşamları soyununca, takma bacağını bir sandalyeye dayardı. Aynı odada uyuduğumuz için bu bana çok doğal gelirdi; kasketi ya da beyzbol eldiveniymiş gibi. Kendine acıyan bir tip değildi ve büyüklerde başına gelenler karşısında duydukları üzüntüyü ona hissettirme konusunda özen gösterirlerdi. "Felaketi" hakkında hissettiğim şey bilinçaltıma (öyle bir şey olduğunu varsayarak) saklanmıştı ve ben ona ulaşamıyordum.
   Küçük oğlan kardeşim yeni yılın ilk günü 1918'de grip salgınının zirve yaptığı bir zamanda doğmuştu. Annem iki gün sonra çift taraflı zatürreden öldü. Bundan sonra başka felaket yaşanmadı. Olabileceklerin en kötüsü olmuştu ve her şeyin üzerindeki parıltı solmuştu artık. Kapıdaki çelenk, gelip giden cenazeci, eve gelen yemek akını, beyaz çiçeklerin baskın kokusu ve bebeğin bakımını üstlenip bizimle birlikte sofraya oturan ilk yardımcılar takımı dâhil, geri kalan her şeyin yaşadıklarımıza inanamadan tahammül etmiştik. Şimdi dönüp bakınca, o soluk benizli tahta göğüslü kadının daha bizi görmeden kısa çöpü çekmiş olduğunu fark ediyorum.



William Maxwell - Hadi, Yarın Görüşürüz

Çevirmen: Çiğdem Erkal İpek, Jaguar Yayınları, s.15-17



Bizi biz ayırıyoruz. Seviyoruz ses etmiyoruz, üzülüyoruz ona da katlanıyoruz, varmak istiyoruz fakat gitmiyoruz. Neden? Hüsrev Hatemi, "Çünkü insanlar arasında engel, yalnız dağlar değildir." der. İnanın sevgili okur, insan isterse, yok olur bütün engeller, engebeler ve dağlar.


Galata Köprüsü'nün Ardından
   Galata Köprüsü gerçek bir eski İstanbullu idi. Eski İstanbul hayatında yangınlar, çok görülen ve nerdeyse su basması, deprem gibi 'tabiî afet' sayılan olaylardandı. Bir Sarıgüzel yangını çıkar, çok sayıda levhayı, belgeyi ve güzel el yazması kitapları dünyaya gelmemişe döndürürdü. Galata Köprüsü eski İstanbullu idi. Sonunun sökülme ile bitmesini istemedi. "Yansın bu gönül hasrete bu demde ki yanmaz" diye haykırdı. Bu ateşli nağmelerden bir tek yumurta çıktı. Bir ay sonra bu yumurtadan yeni köprü çıksın istedi. Çünkü Galata Köprüsü kaknüs efsanesini biliyordu. "İstanbul kaldırımı çiğnemiş" diye bir deyim vardır. Galata Köprüsü için "eski İstanbullular tarafından çiğnenmiş" deyimini kullanabiliriz. Galata Köprüsü; Ali Nihat Tarlan, Ahmet Ateş, Fuat Köprülü, Yahya Kemal, Ahmet Haşim, İbnülemin Mahmut Kemal, Hamdulah Suphi Tanrıöver, Ahmed Hamdi Tanpınar tarafından çiğnenmiş bir köprü idi. Böyle bir köprü 'ayılana gazoz, bayılana limon' nağmeleri arasında bir eğlence köprüsü olarak yaşayamazdı. Bu sebeple kendini 'ihrak binnar' etti. Bunu Yahya Kemal'den duymuştu: Görenler sevdiğin ihrak binnar etti sansınlar. Yani görenler seni, sevdiğin kişi ateşte yaktı sansınlar. Biz köprünün başka sebeplerle yandığını sandık. Hâlbuki bu olay bir kaknüs efsanesidir. Bir kaknüs ancak tek bir yeni kaknüse hayat verir. Kaknüs kendi nağmelerinden doğan ateşle yanar. Abdülmecid yeni köprü inşası için emir vermiş ve köprü hicri 1261 yılında bitirilmişti. Şinasi bu sebeple; Cisr-i Ali yaptı Şeh Abdülmecid-i Cem haşem, diyerek tarih düşmüştü. Yine Şinasi, başka bir manzumesinde;
   Etmez karar kimse bu dünya-yı dûnda
   Encâm-ı kâr semt-i bekaaya olur revan


   dememiş miydi? Fakat adı üzerinde bu sözleri söyleyen Şinasi idi. Gatala Köprüsü için artık bu âlemde kadirşinas pek az kişi kalmıştı. Kısaca Galata Köprüsü ölümü ve ölüm şeklini kendisi seçmişti.


Hüsrev Hatemi - Kuşlar ve Zaman

Dergâh Yayınları, s.177-178


Sahil Kamp İstanbul 35 hektar orman arazisi üzerine kurulmuş olan deniz kenarında bir Dinlenme Spor Aktivite ve Eğitim tesisidir. Tesisler Şile Sahilköy Köyü Büyük İskele mevkiinde bulunmaktadır. Kamp çam ağaçları ile örtülüdür. Çam ağaçlarının altları temizlenerek ilaçlı ahşap platformlar kurulmuştur. . Platformlar üzerinde çadır veya piknik masaları kurulmuştur. Platform çadır ve piknik alanları 20 dönümden fazla alandır. Çadır ve konaklama yerlerinin ihtiyacını karşılayan yeteri kadar çeşme vardır. Tuvalet ve duş mevcuttur. Aynı alanda büfe, market ve 200 m2 cafe bulunmaktadır. Marketimizde şehir fiyatları ile alışveriş yapabilirsiniz. Denize bakan kayalıkların üzerine kurulu geniş çardaklar bulunmaktadır. Çardaklarda dinlenmek uyumak ve geceyi geçirmek mümkündür.


Denize bakan tepede ise özel menüsüyle spesiyal Restaurant bulunmaktadır.İleride deniz ve ormanın bitişiğindeki 19 bungalovda hafta sonunu veya tatilinizi geçirebilirsiniz.

75 m2 lik salonda eğitim seminerleri veya her türlü toplantı yapılabilir. Biraz daha ileride karavan alanında karavanlarınızı kurup bir yılı keyifle tatil yapın.

Çocuk kampları, Şirket Organizasyonları, Bireysel Aktiviteler ve VIP Projeler olmak üzere doğayı seven herkesin kendine uygun bir şeyler bulabileceği bir kamp merkezi.

Özgür ruhlar, hayattan keyif almayı sevenler bu fırsat sizin için! Karadeniz’e sınır parkurları benzersiz doğa şekilleri arasında güçlü ATV'lerle, keyif; macera, adrenalin dolu bir motor sporu heyecanı yaşamak isteyenler için ATV Safari!!!

Unutulmaz an ve anılarla gerçek bir Survivor Parkuru deneyimini yaşamaya ne dersiniz? Parkurlarda rakip takımla yarışırken kendinizi gerçek bir yarışma heyecanı içerisinde bulacaksınız. Bu heyecanı hemen şimdi yaşamak istersiniz değil mi? O halde sen de durma MACERAYA KOŞ

Hayatta Kalma Eğitimi Doğada hayatta kalabilmek için, zorunlu olan bilgilerin, disiplinlerin ve tekniklerin öğrenilmesi ve bunların uygulanabilmesi gerekmektedir.


ŞİLE SAHİLKÖY İstanbul'un en büyük üçüncü ilçesi olan Şile, en fazla ormanlık alana sahip bölgedir ve % 70'i ormandır. Sahilköy İstanbul'a 50 km mesafede bulunan deniz kenarında ormanla bitişik şirin bir tatil köyüdür. Sahilköy Türkiye`nin cennet köşelerinden biridir.Tabiat harikası bu köyde huzur dolu vakit geçirebilirsiniz. Son yıllarda, Şile otobanının revize edilerek genişletilmesiyle, Sahilköy'e gelen yerli ve yabancı turist sayısı artmış ve bunun yanında, günübirlik hafta sonu tatilcilerin de vazgeçilmez bir tatil merkezi olmuştur.. Şile ve Sahilköy'de yapılan çeşitli araştırmalar Şile çevresinin tarih öncesinde (Cilalı Taş Devri) iskan edildiğini göstermektedir.

Kefken ile Bulgaristan sınırı arasındaki Karadeniz sahil kesiminde yapılan tarih öncesine ilişkin çalışmalarda, çeşitli yerlerde Paleolitik çağın muhtelif bölümlerine ve özellikle Epi-Paleolitik döneme ait bir çok konak yeri ve işlik saptanmıştır. Buluntu yerlerinin sayısındaki artıştan, buzul sonrası dönemde (yaklaşık M.Ö. 12000 ile 6000 arasında) Karadeniz kıyı şeridi üzerinde önemli bir nüfus yoğunluğunun olduğu açıkça bellidir. Nitekim İstanbul'un en eski buluntu yerleri arasında Şile'nin Ağva ve Sahilköy (Domalı) köyleri bulunmaktadır.

Marmara kıyısında Ambarlı'yı da içine alan kıyı konak yerlerinden biri olan Sahilköy, aynı adı taşıyan koyun kuzeyindeki kumluğun batısındadır. Sahilköy'e ait yontma taş aletler, Göztepe ve Kazlar deresinin doğusuna rastlayan Dereağzı Tepesi üzerinde toplanmıştır.

ŞİLE SAHİLKÖY KUMULLARI Şile Sahilköy Plaj Kumullarının Tedavi Amaçlı Olarak Kullanılması DHKD tarafından yapılan çalışmada, Karadeniz'in güney sahillerinde doğal habitatın korunması gereken 15 kumul alandan birisi olan "Şile Kumullar" sahası, 7 km uzunluğunda, 111 hektarlık bir alanda konumlanmıştır. Plaj kumları kuzeyli hakim rüzgarlar tarafından Kumbaba mevkii ile Sofular, Alacalı, Doğancılı ve Kurfallı köylerinde içerilere doğru sokularak kıyı kumullarını oluşturmuşlardır. Karadeniz sahil şeridi üzerinde bulunan 12 kumul alanından ikisi Şile ilçesi sınırları içindeki Kumbaba ve Sofular-Sahilköy kumullarıdır. Sahilköy kumlu plajlarında klimatik özelliklere de dayanarak; deri, solunum, sindirim, lokomotor, dolaşım, endokrin, sinir ve immum gibi hastalıkların tedavisi için talassoterapi ve özellikle tıbbi turizm olanakları mevcuttur. "Talassoterapi", sağlığı korumak veya hastalıkları tedavi etmek amacıyla deniz, güneş ve iklimin kürler halinde uygulanmasına verilen isimdir.

KUM ZAMBAĞI (Pancratium maritium) Belirtilen kumullar üzerinde Şile ile özdeşleşmiş yeşil yapraklı, beyaz çiçekli, soğanlı bir bitki olan KUM ZAMBAĞI (Pancratium maritium) bilhassa çiçekli bir halde güzelliği ve kokusu ile Temmuz-Eylül ayları arasında gözlemlenebilmektedir. Türkiye kıyılarında kumul alanlarda yayılım gösteren, ancak giderek nesli tehlike altına girmeye başlayan, tıbbi amaçlarla da kullanım potansiyeli bulunan kum zambağı; biyolojik çeşitlilik bakımından Göksu Deltası'nın önemli soğanlı bitkilerinden biridir. Biyoçeşitlilik yönünden korunması ve geliştirilmesi gereken bir türdür. Kum zambağı bitkisi, doğal yaşam alanları olan kumul sahillerin büyük bölümünün plaj olarak kullanılması, insanlar tarafından çiğnenmesi, çiçeklerinin koklamak ve evlerini süslemek için koparılması ve soğanlarının toplanması nedeniyle nesli tehlike boyutuna ulaşmış bir türdür. Kokulu ve dekoratif çiçekleri ile önemli bir süs bitkisi olma niteliğine sahip kum zambakları içerdiği 150'den fazla olan alkaloid nedeniyle pestisit ve tıbbi bitki olma özelliğinde taşımaktadır. Arizona Eyalet Üniversitesi Kanser Araştırma Enstitüsü'nde yapılan bir araştırmada ise antikanser etkili bir madde olan Pancratistain'in; Pancratium maritimum'da bulunduğu tespit edilmiştir.

Şile yalnızca denizi ile değil, sahip olduğu diğer doğal zenginlikleriyle de çok önemli bir ilçedir. Yaklaşık 1 km'lik bir alan kaplayan kumul sistemi, batı ucunda Kumbaba Tepesi'nden bitişiğindeki tepelere kadar uzanır. Kumul sistemini çevreleyen sulak alanlar, sarp kayalıklar, orman ve çalı bitki örtüsü bölgenin doğal zenginliklerine olağanüstü katkıda bulunur. DHKD'nin sürdürdüğü çalışmalar sonucu, Şile-Sahilköy Kıyıları, Türkiye'nin Önemli Bitki Alanları'ndan biri olarak belirlenmiştir. Şile-Sahilköy Kıyıları 6 tanesi Türkiye'ye endemik olmak üzere, toplam 16 nadir bitkiye ülke çapında ev sahipliği yapar. Bunlardan üçü [kum incisi (Aurinia uechtritziana), Karadeniz salkımı (Silene sangaria) ve sahil sığır kuyruğu (Verbascum degeni)] Türkiye'nin imza attığı uluslararası Bern Sözleşmesi kapsamında koruma altına alınması gereken bitkilerdir. Bu bölgede Kumbaba Kumul Tepesi ve Doğancılı-Alacalı kumulları I.Derece Doğal Sit Alanları ilan edilmiştir.
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

ABOUT ME

I could look back at my life and get a good story out of it. It's a picture of somebody trying to figure things out.

POPULAR POSTS

  • DARIDERE KAMP ALANI
    Ulaşım Darıdere Mesire Yeri ve Kamp Alanı, Balıkesir, Altınoluk, Narlı Köyünden 13 km içeridedir. İzmir-Çanakkale yolu üzerinde Çanakkale yö...
  • Marcel Proust - Lemoine Vakası
    IV. HENRI DE RÊGNIER    Elması pek de sevmem. Güzel görünmüyor. İnsanın yüzünde bıraktığı o küçük güzellik, etkisindense daha çok yansımasın...
  • "Babam Beni Şah Damarımdan Öptü" - Ozan Önen
       İnsan, babası hayattayken, sanki tüm babalar hayattaymış gibi bir yanılgıya; babası öldüğündeyse sanki sadece kendi babası ölmüş gibi bir...
  • "Musa'nın Derinlerine Düşen Yutkunuş" - Ahmet Sarı
    Bir şeyleri paylaşmak için doğru zaman doğru mekân doğru vesaire ararken geçer zaman. Bilirsiniz. Mustafa Kutlu, "İnsanlar ölür ve cena...
  • VİETNAM SEYAHAT FOTOĞRAFÇILIĞI - ÜLKENİN EN İYİLERİ VE ÖNEMLİ NOKTALARI
    Fotoğrafçı Réhahn tarafından Vietnam Seyahat İpuçları  Fransız fotoğrafçı Réhahn şu anda Vietnam’daki kabilelerin 54’ünü fotoğraflamak için ...
  • CAMPING ADRİAKE
    Ulaşım Antalya'dan Demre'ye minibüsler ile ulaşabilirsiniz. Kamp alanı sahil kenarında. Demre merkeze geldikten sonra buraya ulaşım ...
  • "Bilinmeyen Sular" - Mevsim Yenice
    “Benim için daha iyi olacak,” diyor. Neden bahsettiğinden haberi yok, adım gibi eminim bundan. Yine de kafamı sallayarak destek oluyorum. ...
  • ERCİYES EKSPRESİ (ADANA - KAYSERİ TRENİ)
    Treni hangi operatör işletiyor? TCDD Taşımacılık Nasıl bir trenle seyahat edeceğim? Dizel lokomotifin çektiği vagon dizisi Seyahat seçenekle...
  • Çılga Cantürk - Mutlu Gel Huzurlu Gel
    MUTLU GEL HUZURLU GEL 21.. 6 Ocak 2017 anısına .. İnsan ne kadar sevildiğini ve bu zamana kadar neler yaşamış olduğunu aklının bir köşesinde...
  • APOSTİL NEDİR?
    Apostil belki de ilk defa duyduğunuz bir terim ve ne anlama geldiği hakkında hiç bir fikriniz yok. Belki de var nasıl yapıldığını bilmiyorsu...

Advertisement

Follow us on Facebook

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

EREN ARDA GÜLER. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Featured Post (Slider)

Kötüye Kullanım Bildir

Archive

  • ►  2020 ( 184 )
    • ►  Mayıs ( 50 )
    • ►  Nisan ( 44 )
    • ►  Mart ( 17 )
    • ►  Şubat ( 73 )
  • ▼  2019 ( 258 )
    • ►  Kasım ( 43 )
    • ►  Ekim ( 43 )
    • ►  Eylül ( 53 )
    • ►  Ağustos ( 6 )
    • ►  Temmuz ( 2 )
    • ►  Haziran ( 9 )
    • ►  Mayıs ( 16 )
    • ►  Nisan ( 56 )
    • ►  Mart ( 15 )
    • ▼  Şubat ( 7 )
      • İÇ ANADOLU BÖLGESİNİN EN İYİ 15 KAMP ALANI
      • "Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı" - Mark ...
      • "Koşmasaydım Yazamazdım" - Haruki Murakami
      • "Clarissa" - Stefan Zweig
      • "Hadi, Yarın Görüşürüz" - William Maxwell
      • "Kuşlar ve Zaman" - Hüsrev Hatemi
      • İSTANBUL ŞİLE SAHİL KAMPI
    • ►  Ocak ( 8 )
  • ►  2018 ( 51 )
    • ►  Aralık ( 7 )
    • ►  Kasım ( 8 )
    • ►  Ekim ( 7 )
    • ►  Eylül ( 3 )
    • ►  Temmuz ( 2 )
    • ►  Haziran ( 3 )
    • ►  Mayıs ( 1 )
    • ►  Nisan ( 4 )
    • ►  Mart ( 3 )
    • ►  Şubat ( 5 )
    • ►  Ocak ( 8 )
  • ►  2017 ( 11 )
    • ►  Aralık ( 1 )
    • ►  Ekim ( 10 )

Bu Blogda Ara

Blog Archive

  • ►  2020 ( 184 )
    • ►  Mayıs 2020 ( 50 )
    • ►  Nisan 2020 ( 44 )
    • ►  Mart 2020 ( 17 )
    • ►  Şubat 2020 ( 73 )
  • ▼  2019 ( 258 )
    • ►  Kasım 2019 ( 43 )
    • ►  Ekim 2019 ( 43 )
    • ►  Eylül 2019 ( 53 )
    • ►  Ağustos 2019 ( 6 )
    • ►  Temmuz 2019 ( 2 )
    • ►  Haziran 2019 ( 9 )
    • ►  Mayıs 2019 ( 16 )
    • ►  Nisan 2019 ( 56 )
    • ►  Mart 2019 ( 15 )
    • ▼  Şubat 2019 ( 7 )
      • İÇ ANADOLU BÖLGESİNİN EN İYİ 15 KAMP ALANI
      • "Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı" - Mark ...
      • "Koşmasaydım Yazamazdım" - Haruki Murakami
      • "Clarissa" - Stefan Zweig
      • "Hadi, Yarın Görüşürüz" - William Maxwell
      • "Kuşlar ve Zaman" - Hüsrev Hatemi
      • İSTANBUL ŞİLE SAHİL KAMPI
    • ►  Ocak 2019 ( 8 )
  • ►  2018 ( 51 )
    • ►  Aralık 2018 ( 7 )
    • ►  Kasım 2018 ( 8 )
    • ►  Ekim 2018 ( 7 )
    • ►  Eylül 2018 ( 3 )
    • ►  Temmuz 2018 ( 2 )
    • ►  Haziran 2018 ( 3 )
    • ►  Mayıs 2018 ( 1 )
    • ►  Nisan 2018 ( 4 )
    • ►  Mart 2018 ( 3 )
    • ►  Şubat 2018 ( 5 )
    • ►  Ocak 2018 ( 8 )
  • ►  2017 ( 11 )
    • ►  Aralık 2017 ( 1 )
    • ►  Ekim 2017 ( 10 )

Combine

Horizontal

Vertical1

Vertical2

Gallery

Portfolio

  • Home
  • Features
  • _Multi DropDown
  • __DropDown 1
  • __DropDown 2
  • __DropDown 3
  • _ShortCodes
  • _SiteMap
  • _Error Page
  • Learn Blogging
  • Documentation
  • _Web Documentation
  • _Video Documentation
  • Download This Template

Footer Menu Widget

  • Home
  • About
  • Contact Us

Social Plugin

Contact us

About

Channels

  • abd
  • adana
  • afrika
  • afyon
  • ağva kilimli koyu
  • airport
  • almanya
  • amerika
  • andorra
  • anı harabeleri
  • ankara
  • antalya
  • apostil
  • app
  • araç
  • arkadaş
  • asya
  • Atatürk
  • avrupa
  • avusturya
  • ayder yaylası
  • balıkesir
  • balkanlar
  • bandırma
  • banka
  • bebek
  • belarus
  • bisiklet
  • bisikletli kamp
  • blog
  • blogger
  • bolu
  • bosna hersek
  • bursa
  • card
  • couchsurfing
  • çadır
  • çadır kurulumu
  • çalışmak
  • çıldır gölü
  • çin
  • çin seddi
  • çipli pasaport
  • denizli
  • doğa
  • doğu ekspresi
  • dolar
  • dost
  • dünya
  • e-pasaport
  • elazığ
  • en iyi bölgeler
  • erciyes ekspresi
  • erzurum
  • eskişehir
  • etik
  • euro
  • evcil
  • everest
  • festival
  • fırat ekspresi
  • fotoğrafçılık
  • galata kulesi
  • gecelemek
  • gezi
  • glamping
  • gümüşhane
  • güney kurtalan ekspresi
  • gürcistan
  • güvenilir
  • güvenlik
  • harcama
  • hava durumu
  • havaalanı
  • havalimanı
  • hayvan
  • hindistan
  • hostel
  • ısparta
  • iç anadolu
  • ingiltere
  • interrail
  • isic card
  • istanbul
  • iş
  • izmir
  • jet lag
  • kahvaltı
  • kamp
  • kamp alanı
  • kamp amerika
  • kamp eczanesi
  • kamp ekipman
  • kamp matı
  • kamp mutfağı
  • kanada
  • karadağ
  • karadeniz
  • karavan
  • karavan kampı
  • karesi ekspresi
  • karester yaylası
  • kars
  • kars kalesi
  • kart
  • kasım
  • kastamonu
  • kayak
  • kayak merkezleri
  • kayseri
  • kıbrıs
  • kış
  • kızılcahamam
  • kira
  • kocaeli
  • konaklama
  • kosova
  • kredi kartı
  • kutlama
  • küba
  • kültür
  • kütahya
  • macera
  • makedonya
  • malatya
  • maliyet
  • manzara
  • marmara
  • mil
  • miras
  • moldova
  • osmaniye
  • otel
  • outdoor
  • oyun
  • öğrenci
  • pamukkale
  • para
  • pasaport
  • rehber
  • rize
  • rota
  • rüzgar
  • sabahlamak
  • seyahat
  • sırbistan
  • sırt çantası
  • singapur
  • şile
  • tarih
  • tatil
  • tax free
  • tcdd
  • telefon
  • temizlik
  • tırmanma
  • travel
  • tren
  • türk lirası
  • türkiye
  • ucuz
  • uçak
  • ukrayna
  • uluslararası
  • uygulama
  • uyku tulumu
  • uyumak
  • uzungöl
  • ülke
  • üniversite
  • vanlife
  • vatandaşlık
  • verçenik yaylası
  • vergi
  • vietnam
  • visa
  • vize
  • vizesiz ülkeler
  • wordpress
  • work
  • work and travel
  • world
  • yapıt
  • yaz
  • yedigöller
  • yemek
  • yeşil pasaport
  • yeşillik
  • yurtdışı

Categories

  • abd
  • adana
  • afrika
  • afyon
  • ağva kilimli koyu
  • airport
  • almanya
  • amerika
  • andorra
  • anı harabeleri
  • ankara
  • antalya
  • apostil
  • app
  • araç
  • arkadaş
  • asya
  • Atatürk
  • avrupa
  • avusturya
  • ayder yaylası
  • balıkesir
  • balkanlar
  • bandırma
  • banka
  • bebek
  • belarus
  • bisiklet
  • bisikletli kamp
  • blog
  • blogger
  • bolu
  • bosna hersek
  • bursa
  • card
  • couchsurfing
  • çadır
  • çadır kurulumu
  • çalışmak
  • çıldır gölü
  • çin
  • çin seddi
  • çipli pasaport
  • denizli
  • doğa
  • doğu ekspresi
  • dolar
  • dost
  • dünya
  • e-pasaport
  • elazığ
  • en iyi bölgeler
  • erciyes ekspresi
  • erzurum
  • eskişehir
  • etik
  • euro
  • evcil
  • everest
  • festival
  • fırat ekspresi
  • fotoğrafçılık
  • galata kulesi
  • gecelemek
  • gezi
  • glamping
  • gümüşhane
  • güney kurtalan ekspresi
  • gürcistan
  • güvenilir
  • güvenlik
  • harcama
  • hava durumu
  • havaalanı
  • havalimanı
  • hayvan
  • hindistan
  • hostel
  • ısparta
  • iç anadolu
  • ingiltere
  • interrail
  • isic card
  • istanbul
  • iş
  • izmir
  • jet lag
  • kahvaltı
  • kamp
  • kamp alanı
  • kamp amerika
  • kamp eczanesi
  • kamp ekipman
  • kamp matı
  • kamp mutfağı
  • kanada
  • karadağ
  • karadeniz
  • karavan
  • karavan kampı
  • karesi ekspresi
  • karester yaylası
  • kars
  • kars kalesi
  • kart
  • kasım
  • kastamonu
  • kayak
  • kayak merkezleri
  • kayseri
  • kıbrıs
  • kış
  • kızılcahamam
  • kira
  • kocaeli
  • konaklama
  • kosova
  • kredi kartı
  • kutlama
  • küba
  • kültür
  • kütahya
  • macera
  • makedonya
  • malatya
  • maliyet
  • manzara
  • marmara
  • mil
  • miras
  • moldova
  • osmaniye
  • otel
  • outdoor
  • oyun
  • öğrenci
  • pamukkale
  • para
  • pasaport
  • rehber
  • rize
  • rota
  • rüzgar
  • sabahlamak
  • seyahat
  • sırbistan
  • sırt çantası
  • singapur
  • şile
  • tarih
  • tatil
  • tax free
  • tcdd
  • telefon
  • temizlik
  • tırmanma
  • travel
  • tren
  • türk lirası
  • türkiye
  • ucuz
  • uçak
  • ukrayna
  • uluslararası
  • uygulama
  • uyku tulumu
  • uyumak
  • uzungöl
  • ülke
  • üniversite
  • vanlife
  • vatandaşlık
  • verçenik yaylası
  • vergi
  • vietnam
  • visa
  • vize
  • vizesiz ülkeler
  • wordpress
  • work
  • work and travel
  • world
  • yapıt
  • yaz
  • yedigöller
  • yemek
  • yeşil pasaport
  • yeşillik
  • yurtdışı

PGA Head Teaching Professional

Fotoğrafım
erenardaguler
Profilimin tamamını görüntüle

Channels

  • abd
  • adana
  • afrika
  • afyon
  • ağva kilimli koyu
  • airport
  • almanya
  • amerika
  • andorra
  • anı harabeleri
  • ankara
  • antalya
  • apostil
  • app
  • araç
  • arkadaş
  • asya
  • Atatürk
  • avrupa
  • avusturya
  • ayder yaylası
  • balıkesir
  • balkanlar
  • bandırma
  • banka
  • bebek
  • belarus
  • bisiklet
  • bisikletli kamp
  • blog
  • blogger
  • bolu
  • bosna hersek
  • bursa
  • card
  • couchsurfing
  • çadır
  • çadır kurulumu
  • çalışmak
  • çıldır gölü
  • çin
  • çin seddi
  • çipli pasaport
  • denizli
  • doğa
  • doğu ekspresi
  • dolar
  • dost
  • dünya
  • e-pasaport
  • elazığ
  • en iyi bölgeler
  • erciyes ekspresi
  • erzurum
  • eskişehir
  • etik
  • euro
  • evcil
  • everest
  • festival
  • fırat ekspresi
  • fotoğrafçılık
  • galata kulesi
  • gecelemek
  • gezi
  • glamping
  • gümüşhane
  • güney kurtalan ekspresi
  • gürcistan
  • güvenilir
  • güvenlik
  • harcama
  • hava durumu
  • havaalanı
  • havalimanı
  • hayvan
  • hindistan
  • hostel
  • ısparta
  • iç anadolu
  • ingiltere
  • interrail
  • isic card
  • istanbul
  • iş
  • izmir
  • jet lag
  • kahvaltı
  • kamp
  • kamp alanı
  • kamp amerika
  • kamp eczanesi
  • kamp ekipman
  • kamp matı
  • kamp mutfağı
  • kanada
  • karadağ
  • karadeniz
  • karavan
  • karavan kampı
  • karesi ekspresi
  • karester yaylası
  • kars
  • kars kalesi
  • kart
  • kasım
  • kastamonu
  • kayak
  • kayak merkezleri
  • kayseri
  • kıbrıs
  • kış
  • kızılcahamam
  • kira
  • kocaeli
  • konaklama
  • kosova
  • kredi kartı
  • kutlama
  • küba
  • kültür
  • kütahya
  • macera
  • makedonya
  • malatya
  • maliyet
  • manzara
  • marmara
  • mil
  • miras
  • moldova
  • osmaniye
  • otel
  • outdoor
  • oyun
  • öğrenci
  • pamukkale
  • para
  • pasaport
  • rehber
  • rize
  • rota
  • rüzgar
  • sabahlamak
  • seyahat
  • sırbistan
  • sırt çantası
  • singapur
  • şile
  • tarih
  • tatil
  • tax free
  • tcdd
  • telefon
  • temizlik
  • tırmanma
  • travel
  • tren
  • türk lirası
  • türkiye
  • ucuz
  • uçak
  • ukrayna
  • uluslararası
  • uygulama
  • uyku tulumu
  • uyumak
  • uzungöl
  • ülke
  • üniversite
  • vanlife
  • vatandaşlık
  • verçenik yaylası
  • vergi
  • vietnam
  • visa
  • vize
  • vizesiz ülkeler
  • wordpress
  • work
  • work and travel
  • world
  • yapıt
  • yaz
  • yedigöller
  • yemek
  • yeşil pasaport
  • yeşillik
  • yurtdışı

Subscribe To Sarah Bennett Blog

Kayıtlar
Atom
Kayıtlar
Tüm Yorumlar
Atom
Tüm Yorumlar

Slider Widget

5/recent/slider

CATEGORIES

  • abd
  • adana
  • afrika
  • afyon
  • ağva kilimli koyu
  • airport
  • almanya
  • amerika
  • andorra
  • anı harabeleri
  • ankara
  • antalya
  • apostil
  • app
  • araç
  • arkadaş
  • asya
  • Atatürk
  • avrupa
  • avusturya
  • ayder yaylası
  • balıkesir
  • balkanlar
  • bandırma
  • banka
  • bebek
  • belarus
  • bisiklet
  • bisikletli kamp
  • blog
  • blogger
  • bolu
  • bosna hersek
  • bursa
  • card
  • couchsurfing
  • çadır
  • çadır kurulumu
  • çalışmak
  • çıldır gölü
  • çin
  • çin seddi
  • çipli pasaport
  • denizli
  • doğa
  • doğu ekspresi
  • dolar
  • dost
  • dünya
  • e-pasaport
  • elazığ
  • en iyi bölgeler
  • erciyes ekspresi
  • erzurum
  • eskişehir
  • etik
  • euro
  • evcil
  • everest
  • festival
  • fırat ekspresi
  • fotoğrafçılık
  • galata kulesi
  • gecelemek
  • gezi
  • glamping
  • gümüşhane
  • güney kurtalan ekspresi
  • gürcistan
  • güvenilir
  • güvenlik
  • harcama
  • hava durumu
  • havaalanı
  • havalimanı
  • hayvan
  • hindistan
  • hostel
  • ısparta
  • iç anadolu
  • ingiltere
  • interrail
  • isic card
  • istanbul
  • iş
  • izmir
  • jet lag
  • kahvaltı
  • kamp
  • kamp alanı
  • kamp amerika
  • kamp eczanesi
  • kamp ekipman
  • kamp matı
  • kamp mutfağı
  • kanada
  • karadağ
  • karadeniz
  • karavan
  • karavan kampı
  • karesi ekspresi
  • karester yaylası
  • kars
  • kars kalesi
  • kart
  • kasım
  • kastamonu
  • kayak
  • kayak merkezleri
  • kayseri
  • kıbrıs
  • kış
  • kızılcahamam
  • kira
  • kocaeli
  • konaklama
  • kosova
  • kredi kartı
  • kutlama
  • küba
  • kültür
  • kütahya
  • macera
  • makedonya
  • malatya
  • maliyet
  • manzara
  • marmara
  • mil
  • miras
  • moldova
  • osmaniye
  • otel
  • outdoor
  • oyun
  • öğrenci
  • pamukkale
  • para
  • pasaport
  • rehber
  • rize
  • rota
  • rüzgar
  • sabahlamak
  • seyahat
  • sırbistan
  • sırt çantası
  • singapur
  • şile
  • tarih
  • tatil
  • tax free
  • tcdd
  • telefon
  • temizlik
  • tırmanma
  • travel
  • tren
  • türk lirası
  • türkiye
  • ucuz
  • uçak
  • ukrayna
  • uluslararası
  • uygulama
  • uyku tulumu
  • uyumak
  • uzungöl
  • ülke
  • üniversite
  • vanlife
  • vatandaşlık
  • verçenik yaylası
  • vergi
  • vietnam
  • visa
  • vize
  • vizesiz ülkeler
  • wordpress
  • work
  • work and travel
  • world
  • yapıt
  • yaz
  • yedigöller
  • yemek
  • yeşil pasaport
  • yeşillik
  • yurtdışı

Advertisement

Main Ad

Trend Tags

  • abd
  • adana
  • afrika
  • afyon
  • ağva kilimli koyu
  • airport
  • almanya
  • amerika
  • andorra
  • anı harabeleri
  • ankara
  • antalya
  • apostil
  • app
  • araç
  • arkadaş
  • asya
  • Atatürk
  • avrupa
  • avusturya
  • ayder yaylası
  • balıkesir
  • balkanlar
  • bandırma
  • banka
  • bebek
  • belarus
  • bisiklet
  • bisikletli kamp
  • blog
  • blogger
  • bolu
  • bosna hersek
  • bursa
  • card
  • couchsurfing
  • çadır
  • çadır kurulumu
  • çalışmak
  • çıldır gölü
  • çin
  • çin seddi
  • çipli pasaport
  • denizli
  • doğa
  • doğu ekspresi
  • dolar
  • dost
  • dünya
  • e-pasaport
  • elazığ
  • en iyi bölgeler
  • erciyes ekspresi
  • erzurum
  • eskişehir
  • etik
  • euro
  • evcil
  • everest
  • festival
  • fırat ekspresi
  • fotoğrafçılık
  • galata kulesi
  • gecelemek
  • gezi
  • glamping
  • gümüşhane
  • güney kurtalan ekspresi
  • gürcistan
  • güvenilir
  • güvenlik
  • harcama
  • hava durumu
  • havaalanı
  • havalimanı
  • hayvan
  • hindistan
  • hostel
  • ısparta
  • iç anadolu
  • ingiltere
  • interrail
  • isic card
  • istanbul
  • iş
  • izmir
  • jet lag
  • kahvaltı
  • kamp
  • kamp alanı
  • kamp amerika
  • kamp eczanesi
  • kamp ekipman
  • kamp matı
  • kamp mutfağı
  • kanada
  • karadağ
  • karadeniz
  • karavan
  • karavan kampı
  • karesi ekspresi
  • karester yaylası
  • kars
  • kars kalesi
  • kart
  • kasım
  • kastamonu
  • kayak
  • kayak merkezleri
  • kayseri
  • kıbrıs
  • kış
  • kızılcahamam
  • kira
  • kocaeli
  • konaklama
  • kosova
  • kredi kartı
  • kutlama
  • küba
  • kültür
  • kütahya
  • macera
  • makedonya
  • malatya
  • maliyet
  • manzara
  • marmara
  • mil
  • miras
  • moldova
  • osmaniye
  • otel
  • outdoor
  • oyun
  • öğrenci
  • pamukkale
  • para
  • pasaport
  • rehber
  • rize
  • rota
  • rüzgar
  • sabahlamak
  • seyahat
  • sırbistan
  • sırt çantası
  • singapur
  • şile
  • tarih
  • tatil
  • tax free
  • tcdd
  • telefon
  • temizlik
  • tırmanma
  • travel
  • tren
  • türk lirası
  • türkiye
  • ucuz
  • uçak
  • ukrayna
  • uluslararası
  • uygulama
  • uyku tulumu
  • uyumak
  • uzungöl
  • ülke
  • üniversite
  • vanlife
  • vatandaşlık
  • verçenik yaylası
  • vergi
  • vietnam
  • visa
  • vize
  • vizesiz ülkeler
  • wordpress
  • work
  • work and travel
  • world
  • yapıt
  • yaz
  • yedigöller
  • yemek
  • yeşil pasaport
  • yeşillik
  • yurtdışı

Pages

  • EV
  • EV
  • EV

Most Trending

  • "Babam Beni Şah Damarımdan Öptü" - Ozan Önen
       İnsan, babası hayattayken, sanki tüm babalar hayattaymış gibi bir yanılgıya; babası öldüğündeyse sanki sadece kendi babası ölmüş gibi bir...
  • "Kadın Yok Savaşın Yüzünde" - Svetlana Aleksiyeviç
     İnsan savaştan büyük...     Büyük olduğu sahneler akılda kalan. Savaşta insanı yönlendiren bir şey var ki tarihten bile güçlü. Daha derinde...
  • Tolstoy - Polikuşka
     Tam da o sırada Yegor Mihayloviç konağın kapısında gözüktü. Şapkalar art arda başlardan alındı, kâhya yaklaştıkça ortasından, önünden dazla...
  • Rebecca Solnit - Karanlıktaki Umut
      Neden-sonuç ilişkisi tarihin ileri doğru hareket ettiğini varsayar ama tarih bir orduya benzemez. Tarih, yanlamasına seğirten bir yengeç, ...
  • "İpekli Mendil" - Sait Faik Abasıyanık
    Vakit geçiyor. Gün akşama, akşam geceye dönüyor ve bütün bunlara kuşlar şahit, gök şahit, insan şahit. Yaşlanıyoruz. Sait Faik nasıl anlatıy...
  • ŞİMŞİRLİK KAMP ALANI VE ALABALIK TESİSLERİ
    Ulaşım Düzce merkezine, İstanbul yada Ankara'dan otoban yoluyla ulaşmak mümkün. İstanbul - Düzce otoban çıkışı 210 km. Merkeze ulaştığın...
  • UKRAYNA'YA GİTMEK
    ARABA İLE GİTMEK… Mail kutuma yoğun bir şekilde gelen bir diğer soru, Ukrayna’ya araba ile gitmek. Her ne kadar Ukrayna’ya araba ile yolculu...
  • "Pan" - Knut Hamsun
     Üçüncü Demir Gece; olanca gerginlik içinde bir gece. Hiç değilse biraz don olsaydı! Don yerine gündüzün güneşinden kalma bir sıcaklık; ılık...
  • "Şizodüş" - Merve Sevde Selvi
    Akşam oluyor. Şehrin üstüne karanlık inerken daralan göğsümü, dünyanın muhtelif yerlerindeki gün doğumlarını düşünerek geniş tutuyorum. Masa...
  • KAMP MATI NEDİR VE NASIL SEÇİLİR?
    Özellikle uzun süre yürüyerek seyahat ederken yaptığım doğa kampları sırasında karşılaştığım en keyif bozucu durum kamp çadırını kuracak uyg...

Featured Posts

About Me


I could look back at my life and get a good story out of it. It's a picture of somebody trying to figure things out. Great things in business are never done by one person. They’re done by a team of people.

Popular Posts

  • DARIDERE KAMP ALANI
  • Marcel Proust - Lemoine Vakası
  • "Babam Beni Şah Damarımdan Öptü" - Ozan Önen

Advertisement

Designed By OddThemes | Distributed By Blogger Templates