"Denizini Yitiren Denizci" - Yukio Mişima


Ryuji, insanı kıskıvrak yakalayan ve ölüm korkusunun ötesine aşıran o tuhaf tutkudan söz etmek istedi. Ama bunları anlatabilecek sözleri bulmak yerine, çektiği sıkıntıları sayıp döktü. 
   Belediye'de memur olan babasının, annesinin ölümünden sonra erkek başına onu ve kız kardeşini büyüttüğünü. Dermansız adamcağızın Ryuji'nin okul masrafını ödeyebilmek için sağlığını hiçe sayarak ücretli mesaiye kaldığını. Buna rağmen kendisinin nasıl güçlü kuvvetli, sağlıklı bir adam olabildiğini. Savaşın sonlarına doğru evlerinin bir hava saldırısında yıkıldığını ve kısa süre sonra da kız kardeşinin tifüsten öldüğünü. Deniz Ticaret Yüksek Okulu'ndan yeni mezun olup, daha kendi ayaklarının üzerinde durmaya başlamadan yaşadığı babasının, ani ölümünü. Karadaki yaşantısına ilişkin anılarının sadece yoksulluk, hastalık, ölüm ve sonu gelmeyen yıkımlardan ibaret olduğunu. Bunları yaşamış biri olarak kendini karadan çekip koparışını... İşte tüm bunları, ayrıntılı şekilde ilk kez bir kadına anlatıyordu. 
   Yaşamının adamdan söz ederken Ryuji'nin sesindeki yücelik gereksiz şekilde yoğunlaşıyordu. Bir yandan hafif hafif banka cüzdanındaki toplamı aklına getiriyordu. Böyle olunca da çok anlatmak istediği denizin gücünden ve bereketinden söz etmeyi bir kenara bırakıp, sıradan bir erkeğin kendi gücüyle övünür edasıyla sefilliğini anlatmayı sürdürüyordu. Bu Ryuji'nin kibir dolu yüreğinin farklı bir ifadesiydi. 
   Denizi anlatmak istiyordu - şöyle diyebilirdi: “Beni aşk konusunda, yani uğrunda ölmeye değecek, insanı bitirip tüketen aşk konusunda gizliden gizliye düşünmeye yönelten deniz oldu. Evet, kesinlikle deniz... Tanrı'nın günü çelik bir gemide kapalı kalan bizler için, deniz tıpkı kadın gibidir. Durgunluğu ve fırtınalarıyla, kaprisleriyle, batan güneşi yansıtan göğsünün güzelliğiyle bu benzerlik ortadadır. Daha da ötesi, denizin üzerine uzanan ve denizin üzerinde gidip gelen, yine de denizin kendini vermeyi reddettiği bir geminin içindesiniz. Altınızdan akıp geçen sonsuz miktardaki bu su, susuzluğunuzu gideremez. Doğa, denizciyi kadına böylesine benzeyen unsurlarla sarmalar da, denizci yine kadının sıcak, diri gövdesinden olduğu kadar uzak kalır denizden. İşte sorun bu noktada düğümleniyor. Bundan kuşkum yok." 
   Fakat böyle ayrıntılı bir açıklamada bulunacağı yerde, sevdiği şarkının tek dizesini mırıldanabilmişti sadece: 

   Teknemiz rıhtımdan koparken ağır ağır
   Bilirim, artık yuvam denizdir benim.
   
   “Tuhaf değil mi? En sevdiğim şarkıdır bu.”
   “Çok güzel bir şarkı.”
   Ama Fusako'nun sadece onu kırmamak için böyle söylediğini anladı Ryuji. Şarkıyı biliyormuş gibi davranmasına rağmen, ilk kez duyduğu belliydi. Ne böylesine popüler bir şarkının derinlerine saklanmış duygularımı hissedebilir, ne beni zaman zaman ağlatan can yakıcı o atmosferi tadabilir ne de erkeklik gururumla dolup taşan yüreğimin karanlık tarafını görebilirdi bu kadın. Öyleyse benim için et parçasından başka bir şey olmayacaktı.


Yukio Mişima - Denizini Yitiren Denizci

Çevirmen: Seçkin Selvi, Can Yayınları, s.40-42


0 Comments