"Neruda'nın Postacısı" - Antonio Skarmeta


"Meksika derhal buraya getirmek üzere şair Neruda'nın ve ailesinin emrine uçak tahsis etmiştir," diye ezbere okudu Mario, artık duyulmadığından emin olarak.
   Neruda'nın eli pencere tokmağının üzerinde titriyordu, belki de pencereyi açmak istiyor, ama aynı zamanda sanki damarlarında dolaşan ve ağzını salyayla dolduran o aynı yoğun maddeyi kasılmış parmaklarının arasında tutuyordu. Helikopterlerin pervanelerinin deniz üstündeki yansımasını parçalayan ve gümüş rengi balıkları ışıltılı bir bulut şeklinde etrafa saçan o metal dalgalanmadan yükselen suyun taneciklerinden oluşan bir ev görür gibi oldu, elle tutulmaz bu ıslak ahşaptan ev aynı zamanda içinde mahremiyeti barındırıyordu. Söylentilerden oluşan bir sır, şimdi artık damarlarında hızla atan kanda açığa çıkıyordu; filizlenen o siyah renkli sıvı, insanın köklerinin karanlık oluşumu, meyve veren gecelerin gizemli kuyumculuk ürünü, her şeyin ait olduğu bir magmanın kesin inancı, tüm sözcüklerin adını söylemeden aradığı, yolunu beklediği, etrafında dönüp dolaştığı ya da ses çıkarmaksızın adını andığı şeydi (kesin olan tek şey, bir nefes aldığımız, bir de nefes almaz olduğumuzdur, demişti o güneyli genç şair, büyük bir cenaze şamdanının altında bir elma sepeti işaret eden elini sallayıp veda ederken): denizin karşındaki evi ve yine sulardan oluşan camların ardındaki o su ev havada dalgalanıyordu; aynı zamanda gördüğü şeylerin evi olan gözleri, sözcüklerin evi olan dudakları, günün birinde nehir yataklarını, setleri ve başka ölüleri geçtikten sonra, şimdi açığa çıkan bir sır gibi şairin yaşamını ve ölümünü aydınlatmak için babasının tabutunu açmış olan o aynı suyla mutluluk içinde ıslanırken, güzelliğin ve hiçliğin sahip olduğu o rastlantıyla, gözleri bağlı ve bilekleri kanlı ölülerden oluşan bir lav tabakasının altında, söyleyip söylemediğini artık onun bilmediği, ama şair pencereyi açıp da rüzgâr alacakaranlığı dağıttığında Mario'nun gerçekten de duyduğu bir şiir konduruyordu onun dudaklarına: 
   
   "Geri dönüyorum denize, gökyüzüyle sarmalanarak
   iki dalga arasındaki sessizlik
   tehlikeli bir gerilim yaratıyor:
   hayat ölüyor, kan duruluyor,
   ta ki yeni bir hareket başlayana
   ve sonsuzluğun sesi duyulana kadar."

   Mario arkasından sarıldı ona, sonra sanrılı göz bebeklerini kapatmak için ellerini kaldırarak şöyle dedi: 
   "Sakın ölmeyin, üstat."

Antonio Skarmeta - Neruda'nın Postacısı

Çeviren: İnci Kut, Kırmızı Kedi Yayınları, s.142-143


0 Comments