"Heba" - Hasan Ali Toptaş


  Her neyse, hepsi rahmetli oldu artık, haklarında daha fazla konuşmak yahut ileri geri birtakım şeyler söylemek pek doğru değil . Ölülerin arkasından konuşulmaz biliyorsun, çünkü bir ölünün sessizliği, yeryüzünde yapılan konuşmaların topundan daha fazla ve daha derin bir şeydir. Ayrıca, ölüden hüküm kalkar, malûm. Bu sebeple, rahat bırakalım adamları; onlar günahlarıyla, sevaplarıyla toprağın altındalar şimdi... Gördüğün gibi, atlıların dönüşünü bekleyen o kalabalığın içindeki küçük kız da işte senin karşında beli bükülmüş, ak saçlı bir ihtiyar olarak duruyor. Biliyor musun, yıllar evvel orada iki koca gün boyunca beklerken nedense sık sık karnım acıkmıştı benim ve kalabalığın arasında kim olduğunu hatırlamadığım birileri de ben acıktım dedikçe elime yufka dürümü vermişti. Yufka dürümü dedim de aklıma geldi bak, akşama ne yaptın a güzel kızım, yemeğin filan hazır mı? 
   Hazır, dedi Nurgül Hanım; doğrusunu istersen öğleden bu yana ne yapacağımı bilemedim ben, öte evzindim beri gavzındım, sonunda kuru fasulyede karar kıldım. Yanına da pilav, turşu ve kaşık helvası. 
   Pek güzel, dedi Ebecik gözlerini elindeki tespihe çevirerek; güzel olmasına güzel de, kuru fasulye böyle şaştım aşı gibi aniden pişirilmez ki, ona bir gün evvelden karar vermek lâzım. Çok değil, sadece bir taşım kaynatacaksın akşamdan, sonra aynı suyun içinde öylece dinlenmeye bırakacaksın. Ertesi gün mutlaka atacaksın o suyu, çünkü zerre kadar yararı yoktur insana; hem gaz yapar hem de yemeği bulanık gösterip fasulyelerin ışıltısını karartarak onların göz zevkimize hitap etmelerini engeller. Efendime söyleyeyim, işte suyunu süzdükten sonra fasulyeyi güzelce yıkayacak, üzerine üç parmak geçecek kadar su ilave edecek, ardından da kısık ateşte yeniden kaynatacaksın ama bu noktada kaynama ritmine bilhassa dikkat edeceksin. Biliyorsun, her yemeğin farklı bir kaynama ritmi vardır; bulgur hanım-budu, hanım-budu, hanım-budu  diye ses çıkarmalı mesela. Dolma ve sarma da, fakir-siki, fakir-siki fakir-siki diye. Ateşin ayarını tutturamaz da şayet bu yemeklere daha başka sesler çıkartırsan, imkânı yok iyi bir netice alamazsın. 

Hasan Ali Toptaş - Heba

Everest Yayınları, s.78-79


0 Comments