"Delifişek" - José Mauro De Vasconcelos​


 Ruhumun derinliklerine baktı.
   "Sen bu evde mutlu değilsin, öyle mi?"
   Ne söyleyeceğimi bilemeden kafamı kaşıdım. Uzun uzun sigara içtim. Neden gecenin esintisi içinde sallanıp duran şu karşıki hindistancevizi ağacına dönüşmüyordum sanki? Hiç değilse bir şey söylemem gerekmezdi. Başıma gelebilecek en kötü şey palmito'ya dönüşmem olurdu. Yalan söylemek hoşuma gitmiyordu, ama o günlerde onu incitmek istemiyordum. Ah, ne olursa olsun söz veririm. Yarışmalarda yüzmeyi bırakmaya bile. Ama ona bir şey olacak olursa, yemin ederim ki...
   "Senin yüzünden değil, baba. İnan bana. Kavga ettiğimizde bile değil. Annem, istemediğim halde beni senden özür dilemeye gönderdiğinde bile... Bende iyi gitmeyen bir şey var... Ben gerçekten kötüyüm."
   "Yakında buradan gideceksin."
   Kolunu kuvvetle sıktım.
   "Nereden biliyorsun?"
   "Nicedir durup sana bakıyorum. Tek bir insanın içinde bunca hayat, bunca huzursuzluk mümkün değil. Natal küçük bir kent, oysa sendeki bu tutkuya kocaman bir dünya gerek."
   "Annemle şey hakkında konuştun mu?.."
   Bir sigara daha yaktı.
   "Bu kadar çok içme. Birkaç dakika içinde bu üçüncüsü."
   Sigaranın, parmakları arasında parçalandığını, dumanının yere doğru yayıldığını gördüm.
   "Bu hafta kendimi ruhsal olarak hazırlamaya başlıyorum."
   Saatime baktım. Birisi beni ana kapıda merakla bekliyor olmalıydı. Babam, hareketimden tahmin etti.
   "O kız mı?"
   "Evet."
   "Seninle onun hakkında konuşmak istiyordum, oğlum."
   "Kavga etmeyeceğiz, değil mi? Bugün kavga etmek istemiyorum, baba."
   Sustu. Konuşması için ısrar ettim yoksa içimde müthiş bir vicdan azabı kalacaktı.
   "Konuşsana."
   "Duyduğum bazı yorumlar, yakınmalar, şikâyetler..."
   "Hepsi de bir flört yüzünden. Ha anladım. Bu dedikodu o şeyin marifeti..."
   "Ablan hakkında böyle konuşma."
   "Çocukluğumdan beri, bütün ömrüm boyunca hep böyle oldu. Hayatım, o Tanrı'nın cezası entrikalarıyla, ortalığı karıştırmalarıyla, çocukluğumu mahvetmesiyle geçti. Hiç evden gizli, istediğim gibi yüzemedim, bir sevgili edinemedim, çünkü hop, o cehennem zebanisi ortalığı birbirine katardı. Şimdi de şortumu tutturdu. Hani ben şişkonun, koca göbeklinin biri olsam, tabii ki böyle bir mayo giymezdim. Oysa, benim durumumda, yüzerken çok daha rahat oluyor. O, dilinin yarısını kesip atsın ben de mayomu çıkarıp atayım..."
   "Neden ablanla hiç geçinemiyorsun? O senin tek ablan. Onu ne bir sinemaya götürürsün ne bir gezmeye ne de başka bir yere. Benim zamanımda ablalarım benim en yakın arkadaşlarımdı..."
   "Yapamam baba. Sana yalan söyleyecek değilim. Benim gücümü aşan bir şey bu, ondan nefret ediyorum... Neden bugün yeniden kalkıp sorun yaratıyor?"


José Mauro De Vasconcelos​  - Delifişek

Çevirmen: İnci Kut, s.56-57

0 Comments