"Onüç Günün Mektupları" - Cemal Süreya


   Akşam senden ayrıldıktan sonra dolmuşla Şişli’ye geldim. Ordan Taksim dolmuşuna bindim. Ordan otobüsle Dolmabahçe’den geçerek sizin dairenin önünde durdum. Nihal’e uğradım. Sadi Bey ordaydı. Beş dakika oturdum. Sonra dolmuşla Karaköy. Ordan vapur. Memo geldi. Hemen seni sordu. Annemi artık üzmeyeceğim dedi. Gerçekten bu çocukta büyüklere özgü bir yan var. Her şeyi biliyor, her şeyin farkında. Sabahleyin erken kalktı, ona mavi çizgili blûzuyla lacivert pantolonunu giydirdim.
   Sen ordasın. Ve ben burda hayatımızı düşünüyorum. Giderken cebime 100lirayı gizlice koymanı hiç unutamam. Beykoz’a ilk gittiğimiz gün kazan ve kovalarla su taşıdığımızı, hortumla su taşıdığımızı, asıl onu hiç unutamam. Doğukapısı otobüsüne yetişmek ne güzel oluyordu. Kısacası, tadamayacağı bazı mutlulukları da tattık, sanırsam. Sonunda gelip kentin iyice magazinleştiği bir semte yerleştik yeniden. Şimdiyse başkente yolcuyuz.
   Anlamalısın beni, birtakım büyük şeylerin peşindeyim. Bazı iddialarım var, onları gerçekleştirmek istiyorum. Bunun dışında çok şeye niyetim de, vaktim de olmuyor. Bu konuda işte, asıl bu konuda anlamalısın beni. Hiçbir yönden kuşkulanmamalısın benden. Ben ki sana senin şahdamarından daha yakınım, nasıl kuşkulanırsın benden? Destekle beni (zaten hep desteklemişsindir) bak neler yapıyoruz. Nelerden ne sular akıtıyoruz. 
   Sabah. Saat 7.15. Radyoda bizim türküler.
   Saat 7.30. Memo gitti. Bu sabahki kahvaltısı oldukça parlak: 2 köfte, 1,5 yumurta, 5 adet üzüm. Öğretmen sana selâm söyledi, ne zaman ameliyat olacağını sordu. “Perşembeye” dedim.
   “Saadet bir çimendir bastığın yerde biter.” (Oktay Rifat)
   İşi bırakmalısın Zuhal. Senin için şart bu. Bak o zaman hayatın nasıl daha rahat, daha güzel olacak. Sabahları 9’a kadar uyursun. Çocuğu daha iyi yetiştirebilirsin. Daha önemlisi:
   ELİF

   Elif diye bir kızımız olsun. Romantik bir filmin gösterdiği bir sinema dönüşü olsun o da. Ya da bir bale dönüşü. Bunu istiyorum ben. Malî durumumuz her şeyi elverir şimdi. O yönlerden hiçbir kaygın olmasın.
   Elif
   Sen ne güzel bir Elif doğurursun. Başına kurdeleler bağlarsın.


Cemal Süreya - Onüç Günün Mektupları

Yapı Kredi Yayınları, s.25-29


0 Comments