"Liseden Arkadaşlar" - Selçuk Aydemir


Ülkemizin en çok ara elemana ihtiyacı var!
Yaz bunu bir kenara.

Babam

**

   İyi bir eğitim için 90'lı yılların ikinci yarısında en ideal okul fen liseleriydi. Bilinçli veliler ve öğrenciler bunu bildiklerinden fen lisesi sınavlarına hazırlık sürecini çok ciddiye alırlardı. Biz ailecek pek ciddiye almadık. Anne-baba ilkokul mezunu, akrabalardan da o yıllarda okul hayatında ceket giyebilmiş pek insan yok, bizimkilerin eğitim-öğretim hayatı önlükten ibaret. Ne fen lisesine giden birini görmüştük ne de fen lisesini kazanamadığı için üzüleni. Ailecek bizim için bir problem yoktu. ben meslek lisesi, fen lisesi, devlet parasız yatılı artık önüme ne gelirse hepsinin sınavına girdim.
   Hitchcock'un ünlü bir lafı vardır: "Her zaman iyi olmak zorunda değilim, iyi olmam gerektiğinde iyi olayım yeter," der. Benim ise hiç ünlü olmayan bir lafım vardır: "Her zaman iyi olmak zorundayım çünkü ne zaman iyi olmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yok, ben kesin ıskalarım." Iskaladım da. Sanırım sırf anlatacak hikâyem olsun diye o kadar sınav arasından gittim meslek liseleri sınavında derece yaptım. Maksat ortalık karışsın, soran eden olursa derece yaptığım bir sınav olmuş oldu, fena mı? Diğerlerinde yedeklerde bile değildim. Meslek lisesi sınavına nasıl motivasyonla girdim, niye öyle abandım hiçbir fikrim yok. Hayatım boyunca en başarılı olduğum sınav o oldu. Belki o yıllarda fen lisesi nedir bilmiyordum ama meslek lisesi okursam üniversite kazanmanın hayal olduğunu biliyordum. İyi güzel de nerede okuyacaktım ben?
   Benim gibi notlsrı iyi, ama sanırım notları gidiş yolundan puan aldıkları için iyi, çoktan seçmeli sınavlarda "heyecan yapan"öğrenciler için o senelerde bir furya başlamıştı. Süper Lise. Adı üstünde süper. Evet biraz iddialı hatta fen lisesinden bile havalı. Kesin bu isim, çocuğu fen lisesine girmeye hak kazanamamış biri tarafından bulunmuştur. O memur, sırf sağda solda çocuğunu eziklemesinler diye bir jenerasyonu yaktı, haberi yok.  "Yahu bunu öğrenciler okul zanneder, gider orada okur. Yapma etme!" diyen olmadığı için sanırım bu kadarda imzası olanların hepsinin çocuğu süper lise mezunu.
   Yeni açılmış, henüz hiçbir mezunu olmayan bir süper lisenin haberini duydum, pek bileni edeni yokmuş, çok talep olmaz dediler: Süleyman Nazif Süper Lisesi. Süleyman müleyman okurum ben burada diyerek durumu aileme büyük bir heyecanla anlatmaya kalktım, ufak bir sorunum vardı; babam meslek lisesinde derece yaptığımı öğrenmiş, hatta birkaç meslek lisesi eve okulun tanıtım kataloglarını falan yollamış. Babam ülkemizin ara eleman ihtiyacına benim çare olacağımı düşünüp o gece şükür namazı kılmış. Katalogları incelemiş, Sultanahmet Endüstri Meslek Lisesi Makine Teknik Bölümü'ne beni yazdırmaya karar vermiş. Ağzı kulaklarında sevinç çığlıklan atarak bunu deklare etti o akşam. Tek kelime etmeyişimi de sevinçten dilimin tutulması olarak yorumladı. Sakinliğimi koruyarak durumu anlatmaya çalıştım.
   "Baba gözünü seveyim, ne makinesi ne tekniği? Süper liseye gidicem. Ben üniversite okumak istiyorum."
   "Ne istiyorsun? Ulan makine teknik kazanmışsın, millet aç aç! Teknisyen olucan daha ne? Allah'tan belanı mı istiyorsun? 3-4 sene sonra mesleğin elinde, dünyada makineye her zaman ihtiyaç olacağı için mesleğin de ölmez, emekli olunca bile çalışırsın."
   "Emekli olunca bile mi? Emekli olunca niye çalışıyorum? 


Selçuk Aydemir - Liseden Arkadaşlar

Küsurat Yayınları, s.13-15


0 Comments