"Travmatize Toplum" - Fred Harrison


   Bir kez daha, varoluşsal dönüm noktasına geldik. İnsanlar evrenin kaosudur. Bir şeyler yapmalıyız. Hemen. 
   Bizim henüz yazıyı keşfetmemiş atalarımız, varoluşlarının doğayla uyuma bağlı olduğunu anladılar. Mülkiyet mümkün değildi, çünkü bu bireylere hayat ve ölümün gücünü verdi. Ölümlülerin bu güce sahip olma yetkisi yoktu. Mülkiyet Tanrılara aitti. 
   Şimdi, evrendeki yerimizi yeniden tartıp düşünmeliyiz, uygarlığımızın varlığının tehlikede olduğunu hesaba katmadan. Su götürmez olan, Dünya yaşamına ölümcül hasarlar vermekte olduğumuzdur. Uygarlığımızla ilgili belli ki yanlış olan bir şey var, çünkü bazılarımız kendisini Tanrı yerine koyuyor. Diğer insanların yaşam ve ölümlerini belirleme hakkı. Önceki uygarlıklar, liderleri gücü kendilerine mal ettikten sonra canlılığını yitirmişlerdi. Yavaş fakat emin şekilde, topluluklarından tüm hayatı söküp aldılar. 
   Aynı kaderi paylaşmaktan kaçınmak için, antlaşmayı yenilemeliyiz. Bu antlaşma ister Tanrı'ya inanç ister seküler bir parşömen duyuru olsun, uzlaşma meseledir. Fakat dünyayı algılayışımızı yeniden şekillendiremediğimiz takdirde böyle bir uzlaşma ortaya çıkmayacaktır. Zihinlerimizi tazelemeliyiz: Kolektif bilincimizi. Bu mümkün müdür? Geçmişte başarılmıştı. Bugün neden olmasın? 
   Batılı aklın oluşumunda atılmış ilk adım, Firavun'un Mısır'ındaki kölelerce atılmıştı. Topraksız bir şekilde çöle kaçtılar. Burada, yeniden yerleşim ve kurulumun bir davranış kuralları dizisi gerektirdiğini fark ettiler. Tektanrılı teolojileri, düzgün bir yönetim ve ahlaki davranışlar için toprağa yerleşime yöneltti. Yaptıkları şey, Tanrı'yla pragmatik bir antlaşmaydı. Bir sonraki adım Atinalılardan geldi. Yeni bir düşünce yolu (felsefe) ve yeni bir davranış türü (politika) geliştirdiler. Birleştirildiğinde, yeni bir kolektif bilinç ve grup kimliği ortaya çıktı. Bunun nasıl gerçekleştiğini kendimize hatırlatmalıyız.

Fred Harrison - Travmatize Toplum

Çevirmen: Duygu Yeniçınar, Ayrıntı Yayınları, s.269-270


0 Comments