"Büyülü Öyküler" - Dino Buzzati


 "Sakın Kolombre görmüş olmayasın," diyorlardı arkadaşları gülerek, sonra da tahtaya vuruyorlardı. 
   "Niye gülüyorsunuz? Niye tahtaya vuruyorsunuz?" 
   "Çünkü Kolombre bağışlamak nedir bilmez. Geminin peşine takılmışsa, içimizden birinin işi bitik demektir." 
   Ama Stefano aldırmıyordu. Peşindeki sürekli gözdağı sanki istencini, deniz tutkusunu, tehlikelerden savaşlardan yılmazlığını pekiştiriyordu. 
   Kendisini meslekte ustalaşmış sayınca, babasından kalan sınırlı parayı, bir arkadaşıyla birlikte küçük bir yük gemisine yatırdı, sonra tek başına geminin sahibi oldu ve bir sürü verimli seferin ardından tam anlamıyla bir ticaret gemisi satın alarak, hep daha büyük hedeflere yöneldi. Ama başarılar, milyonlar, içindeki sürekli saplantıyı söküp atmaya yetmiyordu; gemiyi satıp başka girişimlerde bulunmak için karaya çekilmeyi ise aklından geçirmiyordu hiç. 
   Tek düşüncesi denizlerde dolaşmak, dolaşmaktı. Uzun bir seferin ardından karada hangi limana ayak basarsa bassın, hemen yola çıkmak için sabırsızlanıyordu. Dışarıda Kolombre'nin kendisini beklemekte olduğunu ve Kolombre'nin ölüm anlamına geldiğini biliyordu. Gelsindi. Karşı konulmaz bir dürtü, hiç ara vermeden bir denizden bir denize doğru çekiyordu onu.
   Sonunda, günün birinde Stefano birden yaşlanmış, hem de çok yaşlanmış olduğunu anladı; çevresindeki hiç kimse, onun gibi varlıklı birinin, bu çekilmez deniz yaşamından hâlâ niçin kopamadığına akıl erdiremiyordu. Yaşlanmış olmanın yanı sıra derin bir mutsuzluk için deydi, çünkü yaşamının tümü, düşmanından kaçmak, için denizler boyunca çılgın bir kovalamaca içinde geçmişti. Ama o, oldum olası rahat, sessiz bir yaşamın sevinçlerine, tehlikelerin kışkırtıcılığını yeğlemişti. 
   Gösterişli gemisinin, doğduğu kentin limanının açıklarında demirli olduğu bir akşam, ölümünün yakın olduğunu duyumsadı. Bunun üzerine, çok güvendiği ikinci kaptanı çağırdı yanına ve ondan yapacaklarına karşı çıkmamasını istedi. Karşısındaki onur sözü verdi.
   Bu güvenceyi aldıktan sonra Stefano, dediklerini şaşkınlık içinde dinleyen ikinci kaptana, neredeyse elli yıl boyunca kendisini izleyen, ama ele geçiremeyen Kolombre'nin öyküsünü anlattı.
   "Dünyanın bir ucundan öbür ucuna peşimden geldi," dedi, "en yakın bir dostun bile gösteremeyeceği bir bağlılık gösterdi. Artık ölüm saatim yaklaştı. O da şimdi çok yaşlanmış, yorulmuştur. İhanet edemem ona." 
   Bunları söyledikten sonra uzaklaştı, denize küçük bir kayık indirtti, yanına bir zıpkın alarak kayığa bindi. 
   "Şimdi karşısına çıkmaya gidiyorum," diye açıklama yaptı. "Düş kırıklığına uğratmamam gerek onu. Kalan bütün gücümle savaşacağım." 
   Ağır ağır kürek çekerek tekneden uzaklaştı. Kaptanlar, tayfalar ötelerde, gecenin gölgelerine bürünmüş sessiz denizde gözden yitip gittiğini gördüler. Gökyüzünde orak biçiminde bir Ay vardı.
   Fazla yorulması gerekmedi. Kolombre'nin korkunç burnu birden kayığın yanı başında sudan çıkıverdi. 
   "Sonunda karşına çıktım," dedi Stefano. "Şimdi baş başa kaldık!" Arta kalan gücünü toplayarak, vurmak için zıpkını kaldırdı. 
   "Uf," diye homurdandı Kolombre, yakaran bir sesle. "Ne uzun yol gittim sana ulaşmak için. Ben de yorgunluktan bittim. Öyle çok yüzdürdün ki beni. Kaçtın, kaçtın hep. Hiçbir şeyi anlamadın." 
   "Neyi?" dedi, merakı uyanan Stefano.
   "Dünyanın dört bir yanında peşinde dolaşmamın nedeni, sandığın gibi, seni parçalamak değildi. Denizler kralı, sana şunu teslim etmekle görevlendirmişti beni." 
   Ve camgöz dilini dışarı çıkartarak, yaşlı kaptana fosfor gibi ışıyan küçük bir yuvar verdi. 
   Stefano yuvarı parmaklarının arasına alıp baktı. Görülmemiş büyüklükte bir inci idi. Sahibine şans, güç, sevgi ve ruh dinginliği getiren ünlü Deniz İncisi'ni tanıdı hemen. Ama artık çok geçti.
   "Yazıklar olsun!" dedi, başını hüzünle sallayarak. "Nasıl da yanılmışım. Cehennem azabı yaşattım kendime; senin de yaşamını altüst ettim." 
   "Hoşça kal, zavallı adam," diye karşılık verdi Kolombre. Ve bir daha çıkmamak üzere kara sulara daldı.
   İki ay sonra, akıntının sürüklediği küçük bir kayık kıyıdaki kayalığa vurdu. Kayığı gören balıkçılar meraklanıp yanına gittiler. Kayıkta hâlâ oturur durumda beyaz bir iskelet vardı. Parmak kemikçikleri arasında yuvarlak, küçük bir çakıl tutuyordu. 
   Kolombre korkunç görünüşlü, çok az rastlanılan, boyutları büyük bir balıktır. Denize ve kıyıda oturan insanlara göre Kolombre, kahloubrha, kalonga, kalu-balu, chalung-gra diye de adlandırılır. İşin tuhafı, doğa bilimciler varlığını bilmezler. Hatta, böyle bir balığın olmadığını öne sürenler bile vardır. 


Dino Buzzati - Büyülü Öyküler

Çevirmen: Rekin Teksoy, Can Yayınları, s.60-62


0 Comments