Çılga Cntürk - Yer Açın, Affediyoruz.



  Yazmanın ve bir şeyler paylaşmanın asla zamanı yoktur diyenlerin başında kesinlikle ben geliyorum. Bazen gün içinde aklıma gelen bir olaydan ya da sadece basit bir kelimeden binlerce şeyi kafamda aynı anda düşünüp üzerinde kafa yorabiliyorum . Ve bunların içinden, o gün içinde bana en çok dokunan ve yakın gelen şeyi, kafamın içinden çıkarıp yazıya aktarıyorum. Bu noktada yazmak aslında bir nevi iç döküş haline geliyor ve geriye dönüp en başından okuduğunuzda aslında yazarken ne kadar kendinizi kaptırdığınızı farkediyorsunuz ve okuduğunuz şey sanki sizi tarafınızdan değil de, sizinle aynı düşünce de ve yapıda olan başka bir insan tarafından yazılmış, sizde onu okuyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. O yüzden kendinize bir iyilik yapmak istiyorsanız, kafanızdaki şeyleri sadece havada bırakmayın. Bırakın kelimeler burada somut hale gelsin, bırakın düşünceleriniz burada anlam bulduktan sonra başka zihinlerde de yer etsin, hatırlansın. Belki burada yazmış ya da paylaşmış olduğunuz bir cümle, bir başka zihinde işe yarar şekilde somut hale gelir ya da güzel bir şeyin parçası olur. 
  Bugün kendimle baş başa kalacak daha fazla zamanım olduğu için kafamı dolduran şeylerin daha da gözümün önünde belirdiğini hissettim ve yine diğer zamanlarda da olduğu gibi bu beni yazmaya sevketti. Zaman zaman kendimle çok fazla konuşurum. İnsanların birbirleri ile konuşarak ve birbirlerini gerçekten anlamaya çalışarak dinlemeleri, belki de dünya üzerinde  çok fazla önem verdiğim şeylerden birisidir. Bunu hayatımın her alanında fazlasıyla uygulamaya çalıştığım ve bunu gerçekten içimden gelerek yaptığım için her zaman daha fazla artı yönünü gördüm. Evet, her insan gibi karşıma beni ne kadar anlatsamda asla anlamayan ve bir adım bile ilerleyemediğim insanlar çıktı. Fakat bunu aşamadığım sürece asla bırakmadım. Bu bir nevi çok istediğniz bir şeyin peşinden giderken, tam zafere ulaşmadan sondaki engelde takılıp, gücünüz yetmediği için değil yeterince çabalamadığınız için vazgeçtiğiniz hayal gibidir. Her zaman sizin içinizde ukde kalır ve  içinizdeki dolmayan her boşluğa yerleşmeye çalışır. Benim için de bu her zaman böyle oldu. Böyle olmanın yararı yanında zararını da gördüm, bunu inkar edemem. Fakat unutma ki; insanlar senin gibi, çevresindeki olgulardan insanlara kadar, hatta en küçük şeylere bile layığına yakışır derecede değer vermiyor. Bu senin özünle alakalı, bu senin hayatta varoluş biçiminle alakalı, sen bu şekilde diğerlerinden ayrıldığın için değer algıların da onlara göre değişiyor. Bunu bir aptallık, salaklık, kaba tabiri ile enayilik olarak görenlerden bende tamamen ayrılıyorum. Evet , yine içimizde bir yerlerde bunun savaşını veriyoruz. Yeri geldiğinde gerçektende aptallık denecek konuma kadar getirildiğimizde kendimize bunu hatırlatıyoruz. Fakat en çok dikkat ettiğim nokta beni yine diğerlerinden ayırıyor. Sadece kafanı biraz toplayıp düşündüğünde, aslında ne kadar da mantıklı geldiğini anladığın binlerce şey dönüyor hayatında, en başında sana çok saçma gelen,  aslında içten içe saçma olmadığını bildiğin ve kendine kanıtlayamadığın şeyler.. Değer vermek, sevgini vermek, belli etmek, göstermek, yanında olmak, karşılığını almadan bir şeylerin peşinden gidip ucundan da olsa yakalamak.. Bak, bunlar sana karşılıksızken ne kadar da boş gelecek. Ne zaman kendi içindeki savaş bitecek biliyor musun? Kabul edemediklerin ve sana saçma gelen doğrular ne zaman seninle olan zıtlığını bir kenara bırakacak biliyor musun? Değer vermek, sevgini vermek, belli etmek, göstermek, yanında olmak, karşılığını almadan bir şeylerin peşinden gidip ucundan da olsa yakalamak.. İşte bunlara baktığında karşılıksız dahi çok güzel olduklarını hiç sorgulamadan düşündüğün zaman.. Hayatta zor gelen şeyleri sıraladığımızda belki de içlerinde bunları karşılıksız şekilde yapmak da gelebilir yeryüzündeki çoğu insana,  hatta çok çok fazla insana.. Bu yüzden bunlara farklı baktığımızda ayrılacağız diğerlerinden. Hayal kırıklığına uğradın biliyorum, içinde yeşeren şeyleri kendin yeşerttiğin gibi kendin koparmak zorunda kaldın biliyorum, attığın her adımda çok yoruldun, gücün bitene kadar hiç durmadın ve sonunda arkana bakıp keşke dursaydım dedin onu da biliyorum.. İnan, bunu öğrendiğin zaman gücünün ne kadar sende kaldığının farkına varacaksın, arkandan çok önüne odaklandığını ve ne kadar huzurlu nefes alabildiğini gördükçe ileriye attığın her adımda daha mutlu olmana kendi kendine izin vereceksin, bunu bir başkası için değil, sadece kendin için yapacaksın. Başkaları için o kadar şeyi yapan sen kendine bunu öğretmeyi zor görmeyeceksin. 
   Ne kadar değerli olduğunu kendine hatırlatmak yapacağın en büyük iyilik ve ötesi yoktur. Birisiyle ilgilendim, birisine yardım ettim, birisinin derdine ortak oldum, birisine içimden geldiği için hediye aldım, birisinin iyiliği için kendi şansımdan ve iyiliğimden vazgeçtim, kendiminkini silemezken birisinin gözyaşını sildim, birisini düşündüm, birisinin her daim yanında oldum; ben bunları o birilerinden çok aslında kendim için yaptım, bunun farkına vardım. Çünkü ben onlara değer verdim, onlar kendileri değer verdirttirmediler. Ben yanlarında oldum, onlar yanında olmamı istedikleri için değil, bunu ben istediğim için yaptım. Çünkü kendi içimden geleni yaptım, olmak istediğim kişi değil olduğum kişi oldum, pişmanlık duymadım çünkü bu her zaman kendime olan saygımı yitirmeme neden olurdu. Hayatımda bana zararı dokunan herkese karşı en büyük cezam onlara aslında ne kadar değerli olduklarını hissettirmem oldu. Bu yine benim içimden gelendi, bana yapılana kızmadım, üzüldüm. Üzülmenin sonunda bazı şeylerin farkına varıp, farklı açılardan bakıp, size kattıklarını görmek varken; öfkenin sonunda sadece boşa geçen kocaman bir zaman ve sabaha kadar sizi uyutmayan bir baş ağrısı var. Çünkü öfkenizi değmeyecek şeylere harcadığınızda ve onları ayıpları ile baş başa bırakmadığınızda yine kendinize olan saygınızı yitirmiş olursunuz. Bu evrende her oluşun bir sebebi var ve buna inanmaya devam etmekten kendimi mahrum bırakamam. Siz kendinize yakışanı yaptığınız sürece varlığınız değer kazanır. Olmak istediğiniz değil, olduğunuz kişi gibi var olduğunuz sürece yaşadığınız zamanın bir anlamı olur.  Öfkelendiğiniz ve içinizden çıkarmadığınız her şey sizin peşinizden gelmeye devam ederek, attığınız her adımda size kendini hatırlatır, onu rahat bırakın. Onu rahat bıraktığınız zaman bakmaya değil görmeye başladığınızı farkedersiniz. İçinizde affedin. Affedin ki yer açın içeri girmeye çalışan güzelliklere, affedin ki hayatınıza girmek isteyen güzel şeyleri onların yanında kalmaya maruz bırakarak haksızlık etmeyin… Ve  teşekkür edin, değerlerinize her zaman teşekkür edin, herkesin sahip olamayacağı ve sizi farklı kılan o değerlere kocaman bir teşekkür borçlu olduğunuzu aklınızdan çıkarmayın..

"ÇILGA CANTÜRK"


0 Comments